Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam145
Toplam Ziyaret676337
Kitap Tanıtım Köşesi


Milliyetçilik:
Türkiye'nin Ayak Bağı!

“Erdoğan Aydın, bugün Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu bir etkinliğe çağırıyor okuru: Düşünmeye! Rehberlik ediyor üstelik.” 

Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı l Erdoğan Aydın l ISBN: 9789750406355


Milliyetçilikle dünyayı ve insanlığı sürekli savaş gerilimine sokmaktan başka bir şey yapılamayacağı bir yana; ülkenin sorunlarına da çözüm üretilemez!

Modernçağ tarihinin de gösterdiği gibi milliyetçilik; insanlığa, ortaçağdaki dinsel ideolojilerle kıyaslanacak denli büyük felaketler getirmiştir. Bütün savaşlar, artan silahlanma, eğitim, sağlık ve kalkınma bütçelerinin kısılması, hep milliyetçilikle meşrulaştırılmıştır. Dahası; insanı ve haklarını, dinin yerini alan yeni bir kolektif kimlikle ezmenin ve burjuvazinin çıkarlarına feda etmenin aracı olmuştur.

Sorunlarımızı görüp aşmamızı sağlayacak demokratik sağduyumuzu elimizden alıp, bizi öteki inanç ve halklara düşman etmekte din nasıl olumsuz bir misyon görmüşse, milliyetçilik de modern koşullarda aynı misyonu görmektedir.

Bu bağlamda devlet kendi halkına, sürekli olarak "davulcuya kaçabilecek kız" muamelesini reva görmektedir.

Özetle bu kitapta, milliyetçiliğin -ve yanısıra dinin- halkın kontrolü, tektipleştirilmesi ve haklarının unutturulması için nasıl temel bir ideolojik araç olarak kullanıldığı gösterilmektedir.

Kitap, kâh tarihe gidip, kâh günümüzde tartışılan sorunlara gelerek, milliyetçilikle şekillendirilmiş Türkiye’nin öyküsünü anlatıyor.


Milliyetçilik: Türkiye'nin Çıkmazı l Erdoğan Aydın  
ISBN 9789750406355

Şiirlerle Şenlendik - 26. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 26. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 26. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

29 Mayıs 2015, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 26 - Çağlayan

1970’li yılların sonunda, bir arkadaşım sayesinde, İstanbul Harbiye Şehir Tiyatrosunda, 250 kişilik özel bir sunumda izleme şansım oldu Ruhi Su’yu.
 

Soyadı su, ama sesi bir çağlayanın suyu… Niagara Şelalesi sanki! Saz halinden memnun, söz keyifli; Ruhi Su’nun ellerinde ve sesinde…

Sazını ve sesini duymadan da sadece yüzüne bakarak, hangi parçayı sunduğunu anlayabilmek olanaklı. O kadar içselleştirmiş ki sunduklarını; yaşıyor, yaşatıyor o anda…

Hayatı boyunca savaşsız, sömürüsüz bir Dünya için mücadele etti Ruhi Su. Mazlumun ve yoksulların yanında oldu; türküleri ve şiirleriyle. Kansız kurulan bir sofra, hakça paylaşım ve varlık nedenimiz toprak; ne güzel dile getirilmiş aşağıdaki dizelerinde.

SERHAT TÜRKÜSÜ

Ne murdar öldüler 
Ne Müslüman oldular. 
Kılıçsız, kalkansız 
Bir sofra kurdular 

Zeytin zeytini getirdi 
İncir inciri getirdi, 
Şerbeti üzüm getirdi 
Her biri bir şey getirdi. 
Kimi meyvesini canım, 
Kimi gölgesini getirdi. 

Ne dört yüz arslana borçluyuz 
Ne Şehmuz Aslan’a. 
Ilgınlara, sazlara borçluyuz 
Biz bu toprakları. 
Bir de yavşana. 

Çocukluk yıllarını önce yoksul bir ailenin yanında, sonra da öksüzler yurdunda geçirerek yetişmiş bir sanatçı.

Mektepli aynı zamanda: Konservatuar mezunu.

Öğretmen, müzisyen, araştırmacı, arşivci, şair; dört dörtlük bir sanatçı yani.

Serdarı halimiz böyle n’olacak?/ Kısa çöp uzundan hakkın alacak.”  dizelerini içeren türküyü söylemesi nedeniyle, radyodaki işine son verilen bir sanatçı.

Büyük ozanın “Irmak” adlı aşağıdaki şiiri, derinden etkilendiğim şiirlerden biridir:

Doğa, ancak bu kadar güzel dillendirilebilir…

Köken, ancak bu kadar güzel anlatılabilir…

Sağduyuya davet, ancak bu kadar güzel yapılabilir…

Savaşa karşı bilinç; ancak böyle olumlu yollarla geliştirilebilir.

IRMAK

Ağaç demiş ki baltaya:
“Sen beni kesemezdin ama
Ne yapayım ki sapın benden.”
Bak su ağacın bilincine sen!
Ölen ben, öldüren benden.

Bunca analar ağlayıp durur da
Akıp gider gelinciklerden
Kör müdür, sağır mıdır bu ırmak?
Ölen ben, öldüren benden.

Her yerde böyle olmuş bu:
Önce dağa- taşa, ağaca söyletmiş halk.
Sonunda sabahın bir yerinden
Uyanıp kalkmış ayağa ırmak:
Ölen ben, öldüren benden. 
   
         


Şiir Tanıtım Köşesi

Özgürlük ve Onur Üzerine

Türk Şiiri'nin yaşayan devi Ataol Behramoğlu'nun "Özgürlük ve Onur Üzerine" adlı bu şiirini siz ziyaretçilerimize sunmaktan kıvanç duyarız!
kosektas.net

Demirtaş’a, Kavala’ya, cezaevlerinde haksız yere tutulan herkese!

Özgürlük ve onur kavramlarının
Tek ve aynı şey olduğunu düşünürüm;
Özgürüm, onurluyum çünkü,
Onurluyum, çünkü özgürüm.

Yaşamı değerli kılan da
Bu ayrılmaz birlikteliktir.
Savunduğum onurumla
Zindanda da özgürüm demektir.

Halklar da tıpkı kişiler gibi,
Onurla yaşarlar, eğer özgürlerse;
Bir halk razı demektir onursuzluğa,
Tutsaklığı yazgı kabul etmişse.

Özgürlük ve onur için verilen savaşım
Kavgaların en kutsalıdır.
Çünkü o, bilinçli tarihi boyunca insanın
Gerçekten insan olabilme uğraşıdır.

Ataol Behramoğlu