Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam220
Toplam Ziyaret808912
Şair Nedim Uçar

Şair Nedim Uçar
5 Ocak 1945 - 26 Kasım 2018

Doğanın görkemliliğini yakalamış, anayurdunu karış karış dolaşmış, anadilinin doğurganlığının farkına varabilmiş, az şair vardır, işte onlardan biri Nedim Uçar’dır.

Şair Nedim Uçar'ın şiirleri, nadir görülen bir berraklıkta parlar; sade ve yalın, kısa ve açık dizeler, duygusal derinlik ve içgörü içerir. 

Şair Nedim Uçar’ın şiirleri okuyanları, karlı dağlara, sığ ormanlara, sarp yollara, alçak ovalara, coşkun ırmaklara, buz mavisi sabahlara, gül kurusu akşamlara, menekşe moru gecelere, göz kırpan yıldızlara, dik ve derin kanyonlara, sığ vadilere, engin denizlere, hırçın şelalelere, yüksek tepelere, davet eder.

Şair Nedim Uçar, günlük rutinleri derin düşüncelere dönüştürme konusunda son derece mahirdi. Bu maharetiyle bize, şiirin görkemliliğe ihtiyaç duymadığını; en karamsar günlerden, en mütevazı ortamlardan, en sessiz anlardan ve hayatın en bilindik kavşaklarından şiir doğabileceğini gösterdi.

Şair Nedim Uçar’ın şiirlerini okumak, doğanın gerçeği fısıldadığı, inzivanın bilgeliği tetiklediği bir dünyaya adım atmaktır. Nedim Uçar’ın her şiir kitabı şiirseverler için bir hazinedir. O kitaplardaki şiirler okuyanları, zengin imgeler ve kafiyeli sözler eşliğinde, doğal, ulusal ve evrensel değerlere ulaştırırlar!

Şair Nedim Uçar’ın Şiir Kitapları

  • Öksüz
  • Yağmurla Geliyorum
  • Gül Kurusu Akşamlar
  • Göz Kırpan Yıldızlar
  • Yıldızlar Düşer Avuçlarıma
  • Gün Işığında Zaman
  • Dünya Bir Dostluk Bahçesi
  • Titreyen Sular
  • Yıldızlar Ellerimde Ufalır
  • Yeşil Vadiler
  • Gönlümün Irmakları
  • Buz Mavisi Sabahlar
  • Dizelerle Nasrettin Hoca
  • Sılaya Özlem
  • Yolda Geçen Bir Ömür

Şair Nedim Uçar’ın kimi şiir kitabı kütüphanemizde mevcuttur, isteyenlere ücretsiz ulaştırılır.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Şiirlerle Şenlendik - 7. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 7. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 7. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net!

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

28 Kasım 2014, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 7 - Şiirlerde Atatürk

Sınıflarımızda Atatürk’ümüzün resmi, ders kitaplarımızda da Atatürk’le ilgili şiirler vardı. Bizler, bambaşka bir Atatürk sevdalısı olarak yetiştirildik. Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerimiz vardı çünkü. Varlık nedenimizi ve Laik Cumhuriyeti, Atatürk’e borçluyduk. Hâlâ da borçluyuz. Bizim nesil Atatürk’ü ve Atatürk sevgisini öylesine içselleştirdi ki, hiçbir güç onu söküp atamaz, değiştiremez.

Mustafa Kemal ATATÜRK

Çizen: Musa Kâzım YALIM

İsmet İNÖNÜ

Çizen: İbrahim ÇALLI

 

İstanbul Eğitim Enstitüsünden hocam Behçet Necatigil’in (derslerime girmedi) “Resim” adlı şiiri sınıfımızın duvarını süsler, her gün okurduk.

RESİM

Her gün, 
Enginlerden engin 
Yücelerden yüce 
Bir duygu sarar bizi 
Bu sınıfa girince. 


Kürsünün üstünde bir resim: 
Gözleri denizlerden mavi, 
Bakışları güneşlerden sıcak 
Dört mevsim. 

Öğretmenimizin kürsüde 
Verdiği dersi, 
Dinler bizimle birlikte 
Atatürk'ün resmi. 

Hatice Altın isimli 14-15 yaşlarında bir öğrencinin, Atatürk’ün vefatından sonra yazmış olduğu "olmasaydı" adlı şiir, içimizden geçenleri dillendiriyordu. Gür sesimizle, içtenliğimizle ve gözyaşlarımızla okuyorduk her 10 Kasım anma etkinliklerinde. Yazan bir çocuktu ve en iyi çocuklar bilirdi; birbirlerinin duygu ve düşüncelerini. Bir çocuğun duygu ve düşüncesiyle, şayet Atatürk olmasaydı; beraberinde nelerin de olamayacağı haykırılıyordu pırıl pırıl duygularla.

OLMASAYDI

Güneşimiz doğmazdı
Atatürk olmasaydı;
Yurtta bahar olmazdı
Atatürk olmasaydı.

Çiçekler deremezdik
Sevince eremezdik;
Bugünü göremezdik
Atatürk olmasaydı.

Coşamaz taşamazdık
Dik yarlar aşamazdık;
Bugünü yaşamazdık
Atatürk olmasaydı.

Düşmana salamazdık
İntikam alamazdık;
Egemen kalamazdık
Atatürk olmasaydı.

Fabrika açamazdık
Geceden kaçamazdık;
Işıklar saçamazdık
Atatürk olmasaydı.

Kaybettik yazık, yazık,
Biz onu kalbe kazdık;
Teselli bulamazdık
İnönü olmasaydı.

Ulu Önderimiz vefat etmişti, acımız çok büyüktü. Tesellimiz, silah arkadaşı İnönü'nün, eşsiz kahramanımızın yerini almasıydı.

Akıl ve mantıktan yoksun bazı insanlar(!) Atatürk’ün “Diktatör” olduğunu bile söyleyebilme cesaretini gösteriyorlar! Dönemleri, kendi koşulları içerisinde değerlendirmek gerekir. 1920’li, 1930’lu, 1940’lı yıllar; Hitler, Mussoloni, Franco, Stalin… gibi diktatörlerin yaşadığı yıllar. Sormak gerekir: Halife olmayı reddeden, Cumhuriyeti kuran ve çok partili sisteme geçebilmek için fırsat kollayan bir lider; diktatör olabilir mi?

Ümmetten Millet, kuldan yurttaş yaratan dev bir projedir Cumhuriyet. Yönü batıdır, batı uygarlığı: Üreten, özgürce düşünen, örgütlenen, eşit bireylerin oluşturduğu bir toplum. Günümüzde Cumhuriyetin “Demokrasi” ayağının, yeterince geliştiğini söyleyebilmek mümkün değil. Fakat biliyor ve inanıyoruz ki, yurttaşlık bilinci arttıkça, taşlar yerine oturacaktır.



Yorumlar - Yorum Yaz
Yorumlar - Yorum Yaz
Şiir Tanıtım Köşesi


Resim sanatçısı Özgür Yalım tarafından çizilmiş olan "Yaşamın Katli" isimli bu başyapıt resim severleri, insan doğasının karanlık yönleri üzerinde düşünmeye teşvik eder!
kosektas.net

Ateş ve Buz
Robert Frost

"Kimi der, dünya ateşle son bulacak
Kimi - buzdağına dönecek.
Arzuyu tattığım kadar,
Aklım ateşten yana olanlara kanar.
Ama iki kez son bulacaksa eğer,
Nefret hakkında yeterince bilgim var
Donarak batmak daha görkemli olacak,
Nefret ancak böyle son bulacak."

"Ateş ve Buz", XX. yüzyılın en ünlü Amerikan şairlerinden biri olan "Robert Frost"un bir şiiridir. 1920'de yayınlanan bu kısa ama etkileyici şiir arzu, nefret ve onlarla birlikte insanların yok oluş temalarını işliyor. "Robert Frost", son derece canlı ve özlü bir dil kullanarak dünyanın sonuna dair düşündürücü bir bakış açısı sunuyor.

Şiirin aslı dokuz dizeden oluşuyor, yani az kelimeyle çok şey söylüyor. İlk iki satırda "Robert Frost", "arzu" ve "nefret" kavramlarını dünyanın sonunun potansiyel nedenleri olarak düşünüyor. Ateşi, insanlığı yutabilecek tutkulu ve tüketen bir  istenç olan arzuyu temsil eden bir güç olarak sunuyor. Tersine, buzun insanlığı dondurup kontrol edebilecek soğuk ve yıkıcı bir duygu olan nefreti simgelediğini tasvir ediyor.

"Robert Frost", bu iki yıkıcı gücün potansiyel sonuçlarını tartışıyor. Ateşin yıkıcı gücünün hızlı ve hararetli bir yok oluşa yol açabileceğini, burada arzu yoğunluğunun teşvik görevi gördüğünü öne sürüyor. Öte yandan buzun kademeli ve amansız tahribatı, nefretin derin ve her şeyi tüketen doğasını temsil ediyor.

Son satırda "Robert Frost", gözlemlerini yansıtıyor ve hem ateşin hem de buzun dünyayı yok etme kapasitesine sahip olmasına rağmen, ateşle ilişkilendirilen arzunun daha tehlikeli olabileceğine ve muhtemelen yıkımın nedeni olabileceğine inandığını ifade ediyor.

Genel olarak, "Ateş ve Buz" insanlığın kendi kendini yok etme potansiyeline dair karanlık ve karamsar bir bakış açısı sergiliyor ve okuyucuları arzunun ve nefretin doğası ve bunların sonuçları hakkında düşünmeye bırakıyor.

"Ateş ve Buz" kısa ve açık bir dil kullanarak derin insani duyguları derinlemesine inceleyen, çok beğenilen bir şiir. "Robert Frost"un "arzu" ve "nefreti" temsil etmek için temel imgeleri ("ateş" ve "buz") kullanması şiire bir evrensellik duygusu getirerek okuyucuların kendi deneyimleriyle kişisel bağlantılar kurmasına olanak tanıyor.

Şiirin kısalığı da etkisini artırıyor. "Robert Frost", sadece dokuz satırda insanlığın potansiyel yıkımını özetliyor ve okuyucular üzerinde kalıcı bir izlenim bırakıyor. Şiirin özlü yapısı duygusal yoğunluğunu arttırıyor, çünkü her kelime anlam taşıyor ve genel temaya ve mesaja katkıda bulunuyor.

Üstelik ateş ve buzun yıkıcı güçleri arasındaki karşıtlık, okuyucuları arzu ve nefretle kendi deneyimleri üzerinde düşünmeye sevk ediyor. "Robert Frost"un bu duyguları keşfetmesi, kontrolsüz tutku ve kalıcı düşmanlığın tehlikelerine karşı bir uyarı görevi görüyor.

Dahası, "Robert Frost"un "Ama iki kez yok olacaksa eğer l Nefret hakkında yeterince bilgim var l Donarak batmak daha görkemli olacak l Nefret ancak böyle son bulacak" şeklindeki son cümlesinin muğlak doğası, daha derin bir yoruma davet ediyor. Bu, "Robert Frost"un hem arzunun hem de nefretin dünyayı yok etme potansiyeline sahip olduğunu düşündüğünü, ancak nefretin yıkıcı gücünü kabul edecek kadar iyi anladığını gösteriyor.

“Ateş ve Buz", az sözle çok şey anlatması, arzu ile nefretin derinlemesine araştırılması, okuyucuları insan doğasının karanlık yönleri üzerinde düşünmeye teşvik etmesi bakımından, güçlü ve düşündürücü bir şiir.

Kaynak: Literature English

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası