Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam43
Toplam Ziyaret721809
Resim Tanıtım Köşesi

Japon resim sanatçısı “Ikushima Hiroshi” tarafından çizilmiş “5:55” adlı bu tablonun zarif doğasının keyfini çıkarın.

Osakalı resim sanatçısı “Ikushima Hiroshi”, zarif bulduğu çoğu bayanları, resimlerini çizmek için, atölyesine davet eder, ancak hep olumsuz yanıt alır, bu da onu karamsarlığa iter.

Aldığı olumsuz yanıtlar sonrası cesareti kırılan sanatçı, resim atölyesine yakın bir kamu dairesinde çalışan, atölyesinin önünden her gün gelip geçen tablodaki bu zarif bayanı, modelliğe ikna için, üç bayan arkadaşını seferber eder.

Bayan, mesai sonrası, her gün saat 5:55 ila 6:00 arasında, azami beş dakika atölyede bulunma kaydıyla, resim için model olmayı kabul eder. Duvardaki saatin “5:55”i göstermesi bu yüzdendir. Aslında vakit öğle sonudur, ancak sanatçı vakti resime “5:55” şeklinde yansıtmıştır.

Sanatçıya göre resim, abartılı şekilde fazla saf ton, çok sayıda da çizim hatası içermektedir. Çizim hataları kısıtlı zaman nedeniyle kaçınılmaz oluşmuştur. Bu yüzden sanatçı, tabloya uzaktan bakmayı tavsiye eder.

Tablo bugün, Tokyo'dan pek de uzak olmayan, elliden fazla resim sanatçısının dört yüz elliden fazla gerçekçilik tarzı tablolarının sergilendiği, Chiba Eyaleti'nde bulunan Hoki Müzesi'nde sergileniyor.

Müzede sergilenen tablolar arasında en çok rağbet gören bu tabloyu izleyen ziyaretçilerin en sık sordukları soru: Tablodaki modelin nerede olduğu.

Bilgi: Tabloya ve sanatçıya yönelik kimi bilgiler “iMedia” adlı sayfadan tedarik edilmiştir!

kosektas.net

Şiirlerle Şenlendik - 3. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 3. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 3. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net!

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

 17 Ekim 2014, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 3.Hamam pazarı ve Menderes

Türk Dil Kurumu destanı, “Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri,” olarak tanımlıyor.

İletişimin yeterli olmadığı 50'li yıllarda halk ozanları, insanları etkileyen olaylar hakkında yazdıkları şiirleri samanlı kâğıtlara bastırır, köy, köy dolaşarak yanık sesleriyle hem okur hem de satarlardı. Okunana destan, okuyana da destancı denirdi.

Kozaklı ilçesinin 50, 60 yıl önceki adı, yöresel dilde Hamam Pazarı idi. Hasat bittikten sonra, yani sonbaharda, bütün bir üretim yılının yorgunluğunu atmak için herkes akın ederdi Kozaklıya. Tam bir curcuna…

İlk hatırlayabildiğim şiir, Hamam Pazarıyla ilgili: Kozaklı yolunda ölümlü bir trafik kazası için yakılmış bir ağıt. 8-10 kıtası olan şiirin ne yazık ki sadece 2 mısraını anımsayabiliyorum.

Hamam Pazarından ettik hareket,
Tükenmiş ömrümüz yoktur bereket.

Acı ve ölüm karşısında yaşanan çaresizlik...

17 Şubat 1959'da Adnan Menderes’i Londra’ya götüren uçak Londra yakınlarında düşmüş, kazada 14 kişi ölmüştü.

Olayın etkisiyle, duygularını kâğıda döken bir halk ozanının köyümüze gelerek okuduğu destanı, şu an gibi anımsıyorum. Ve yine maalesef aklımda sadece iki kıtası kalmış.

Ankara şirin merkez
Güzelleştir Menderes,
Kurban kestiler herkes
Yaşa yavuz Menderes.

Yandı pilot kül oldu
Tarihlere ün oldu,
Türk’e büyük şan oldu
Yaşa yavuz Menderes.

İktidarları halkın seçtikleri oluşturur, erk onlardadır. Şiir, hem elim bir trafik kazasını duyurmakta, hem de Menderese övgüler yağdırmaktaydı.

Yılda birkaç kez gazetede gelirdi evimize: Hürriyet, Ulus, Son Havadis. Ulus Cumhuriyet Halk Partisi taraftarı, Son Havadis ise Demokrat Parti taraftarı gazetelerdi. 1957 yılında yapılan genel seçimlerde; oyların %48'ini alan Demokrat Parti 424 milletvekili, oyların %41'ini alan CHP ise 178 milletvekili çıkarmıştı. (Kazanılan milletvekili sayısındaki adaletsizlik, seçim sisteminin çoğunluk sistemi olmasından kaynaklanmaktadır.) 1950'lerin son yıllarında, evimizde, Akbaba adlı bir derginin varlığını hatırlıyorum. Akbaba, ulusal düzeyde yayınlanan bir dergiydi ve yazılı basında ilk şiiri bu dergide okumuştum. (aklımda sadece bir dörtlüğü ve nakaratı kalmış!)

ZIMBA

Allah diye kalkınca
Seçim oldu hakkınca,
Paşa kızmış, köpürmüş
Bozmak ister aklınca.

Zımba, zımba, zımba.
Boş yere vur bir zımba.

Eskiden de ağıt yakılırmış ölen insanların ardından; tıpkı şimdilerde olduğu gibi. 8-10 köyün bir ağıtçısı olurmuş ve köylerden birinde bir insan vefat ettiğinde, bu ağıtçı çağrılarak ağıt yakması istenirmiş.

Ağıtçının bulunduğu köyle, komşu bir köy mera yüzünden kavgalıymış. Kavgalı olunan bu köyde bir ölüm olayı olmuş ve zorunlu olarak ağıtçıyı çağırmışlar. Düşünebiliyor musunuz, ağıtçı, kendi köyleriyle kavgalı olan başka bir köyün ölüsü için ağıt yakacak. Yaslı ve tarafsız olması beklenir doğal olarak. Ağıtçı, Dr. Ahmet Şükrü Esen’in aşağıdaki ünlü dörtlüğünü, değiştirerek sıkıştırıvermiş yaktığı ağıtların arasına. İşin ilginci, hiç kimse de fark etmemiş yakılan ağıtı. Herkes kaybettiğinin derdinde, yasını yaşıyor. Derler ya: “Ağrın nerendeyse canın da oradadır.” Ne kadar da doğru.

Ne deyim de ağlayayım
Ölü benim olmayınca;
Teker teker biter mi hiç
Kırkar kırkar ölmeyince. 

   


Yorumlar - Yorum Yaz
Narcissus ve Goldmund


Mariabronn Manastırı

Narcissus ve Goldmund
Hermann Hesse

Alman yazar Hermann Hesse tarafından yazılmış olan "Narcissus ve Goldmund", iki zıt karakter aracılığıyla, insan doğasının ikiliğini araştıran felsefi bir roman.

Hikaye Orta Çağ Almanya'sında geçiyor ve zıt kişiliklere sahip iki arkadaşın etrafında dönüyor. Narkissos, manastırda kapalı, disiplin ve düzen dolu bir yaşamı seçen bir entelektüel, Goldmund ise dünyayı keşfetmek için manastırdan ayrılan, tutkulu ve meraklı, özgürlüğü seven bir birey.

Roman, ikisinin Mariabronn Manastırı'ndaki buluşmasıyla başlıyor, acemi bir keşiş olan Narcissus, Goldmund'u kanatları altına alıyor. Narcissus münzevi hayatından memnunken, Goldmund çok geçmeden manastırdan ayrılıyor, macera dolu bir yolculuğa çıkıyor.

Goldmund'un yolculuğu romantik, şehvetli ve zahmetli geçmesiyle dikkat çekiyor, sevinçleri, zorlukları, sevgiyi ve kaybı yaşıyor, sonunda hayatın kasvetli ve şehvetli yönlerini kucaklayabilen bir gezgin kimliğine kavuşuyor. Goldmund'un yolculuğu boyunca sürdüğü hayat, insan doğasının ikiliğini yansıtan keskin zıtlıkları içeriyor.

"Narcissus ve Goldmund" sadece iki arkadaşın hikayesini değil; derin felsefi ve psikolojik temaları da derinlemesine inceliyor. Roman, hayatın ikilemini araştırıyor: Apolloncu anlayış (düzen, disiplin ve zeka) Narkissos tarafından temsil ediliyor, Dionysosçu anlayış (aşk, merak ve tutku) Goldmund tarafından. Roman aynı zamanda, ruhsal ile fiziksel, bilinçli ile bilinçsiz, zihin ile beden, sonlu ile sonsuz arasındaki gerilimi de inceliyor.

Sonunda Goldmund, yıllarca dolaştıktan sonra, manastıra geri dönüyor ve orada ölüyor. Narcissus, zıt yaşam anlayışına sahip olmuş olmalarına rağmen, paylaştıkları derin bağın farkına varıyor ve Goldmund’u vakitsiz kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyor.

 
Hermann Hesse'nin "Narcissus ve Goldmund" adlı kitabının Türkçe, Almanca ve İngilizce PDF sürümleri burada:

Türkçe  DeutschEnglish
TıklaKlickeClick




Bilgi: Bu sütuna aktarılmış bilgiler, Britannica sayfası aracılığıyla edinilmiş bilgilerdir.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası