Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam242
Toplam Ziyaret807346
Şair Nedim Uçar

Şair Nedim Uçar
5 Ocak 1945 - 26 Kasım 2018

Doğanın görkemliliğini yakalamış, anayurdunu karış karış dolaşmış, anadilinin doğurganlığının farkına varabilmiş, az şair vardır, işte onlardan biri Nedim Uçar’dır.

Şair Nedim Uçar'ın şiirleri, nadir görülen bir berraklıkta parlar; sade ve yalın, kısa ve açık dizeler, duygusal derinlik ve içgörü içerir. 

Şair Nedim Uçar’ın şiirleri okuyanları, karlı dağlara, sığ ormanlara, sarp yollara, alçak ovalara, coşkun ırmaklara, buz mavisi sabahlara, gül kurusu akşamlara, menekşe moru gecelere, göz kırpan yıldızlara, dik ve derin kanyonlara, sığ vadilere, engin denizlere, hırçın şelalelere, yüksek tepelere, davet eder.

Şair Nedim Uçar, günlük rutinleri derin düşüncelere dönüştürme konusunda son derece mahirdi. Bu maharetiyle bize, şiirin görkemliliğe ihtiyaç duymadığını; en karamsar günlerden, en mütevazı ortamlardan, en sessiz anlardan ve hayatın en bilindik kavşaklarından şiir doğabileceğini gösterdi.

Şair Nedim Uçar’ın şiirlerini okumak, doğanın gerçeği fısıldadığı, inzivanın bilgeliği tetiklediği bir dünyaya adım atmaktır. Nedim Uçar’ın her şiir kitabı şiirseverler için bir hazinedir. O kitaplardaki şiirler okuyanları, zengin imgeler ve kafiyeli sözler eşliğinde, doğal, ulusal ve evrensel değerlere ulaştırırlar!

Şair Nedim Uçar’ın Şiir Kitapları

  • Öksüz
  • Yağmurla Geliyorum
  • Gül Kurusu Akşamlar
  • Göz Kırpan Yıldızlar
  • Yıldızlar Düşer Avuçlarıma
  • Gün Işığında Zaman
  • Dünya Bir Dostluk Bahçesi
  • Titreyen Sular
  • Yıldızlar Ellerimde Ufalır
  • Yeşil Vadiler
  • Gönlümün Irmakları
  • Buz Mavisi Sabahlar
  • Dizelerle Nasrettin Hoca
  • Sılaya Özlem
  • Yolda Geçen Bir Ömür

Şair Nedim Uçar’ın kimi şiir kitabı kütüphanemizde mevcuttur, isteyenlere ücretsiz ulaştırılır.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Şiirlerle Şenlendik - 41. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 41. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 41. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

22 Ocak 2016, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 41 - Ceviz Ağacı

Evimiz, aşağı yukarı Köşektaş’ımızın ortasındaydı. Köyümüzün tam karşısında, 1 - 1,5 km. uzaklıkta bağlarımız vardı. Yazın gelmesiyle birlikte canlanan kayısı ağaçları, köyümüzle Aşağı Barak köyü arasında, yemyeşil bir ormanlık alan oluştururdu adeta.

Baharla birlikte ağaçlar ve kütükler budanır, kütüklerin gözleri açılır, bağ bellenir, kütüklerin gözleri doldurulur… Yaz geldiğinde, yerden üzüm, ağaçlardan kayısı fışkırırdı…

Köyümüzden (1 - 1,5 km. uzaktan) bağlar seyredildiğinde, bağların tam ortasında, (Önlerde ve Sivri'ye giden yolun sol tarafında) daha irice ve daha koyu yapraklarıyla diğerlerinden ayrılabilen bir ağaç göze çarpardı. Onun ceviz ağacı olduğunu söylerdi arkadaşlarımız. Kimin olduğunu bilmiyorum, yakından da görmüşlüğüm yok.

1000 yıl yaşayan ceviz ağaçları varmış! Yanlış okumadınız. Tam 10 asır!

Ceviz ağacının altında uyunmazmış! (Ceviz ağaçları hidrojen sülfürH2S’ gazı salgılamakta. Bu gaz havadan daha ağır olduğu için, toprağa yakın olan yerlere inmekte ve solunduğunda hafif sersemlik olgusu yaratmakta.)

Ceviz ağacı, yapraklarıyla; delmeye devam ettiğimiz ozon tabakasını onarmakta. (Ozon tabakası dünyamızı, Güneşin zararlı ultraviyole ışınlarından koruyarak, hayatın varlığını ve devamını sağlamakta.)

İlginç desenleri vardır ceviz ağacı kerestesinin. Bu nedenle de ceviz ağacının; çevresindeki canlıların ve önemli olayların fotografını çektiği söylenir.

Sanayi ağacıdır ceviz: Kesilmesi yasaktır, izine tabidir. (Zeytin ağacı da sanayi ağacıdır; fakat Ege Sahillerinde kesip kesip yazlık villalar yapmaktayız: Haberiniz ola.)

Nâzım hapiste olmadığı zamanlarda, yani dışardayken, polislerce hep izlenmiş, izlettirilmiştir. Bir keresinde, arkadaşlarıyla sürekli buluştuğu kahveye gider; selam verir, bir sandalye çekerek oturur ve otururken de biricik fötr şapkasını başından çıkarıp masaya atar. Aynı anda, kahvenin uzak bir köşesinde oturan tanımadığı bir kişi de başından çıkardığı fötr şapkasını kendi oturduğu masaya atmıştır. Bu durumu fark eden polis, “Bunlar, fötr şapkalarını başlarından çıkarıp masaya atarak iletişim kuruyorlar!” düşüncesiyle, durumu üstlerine bildirir ve bu durum mahkemede, Nazım’ın aleyhine kanıt olarak kullanılır.

Nâzım aşağıdaki şiirinde hem bize, hem de kendisini gölgesi gibi takip eden polise sitem etmektedir. Çevremizdeki güzellikleri fark edemeyen bizlere! Doğadaki güzellikleri fark edemeyen bizler; önce kendimizin, sonra da diğer bireylerin ve yapılanların farkında olamıyoruz. Bu farkına varamama olgusu; iyi, kötü, güzel, doğru, yalancı… gibi sıfatlarda ortak payda oluşturmamızı engelliyor: Aynı doğrularda buluşamıyoruz. Israr ve inatla, doğru olmayanı savunmak zorunda kalıyoruz. Oysaki ne yaparsak yapalım; “kare” nin 4 kenarı ve 4 köşesi vardır ve tüm açıları 90 derecedir.

CEVİZ AĞACI

Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.

Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u,
yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. 


Şiir Tanıtım Köşesi


Resim sanatçısı Özgür Yalım tarafından çizilmiş olan "Yaşamın Katli" isimli bu başyapıt resim severleri, insan doğasının karanlık yönleri üzerinde düşünmeye teşvik eder!
kosektas.net

Ateş ve Buz
Robert Frost

"Kimi der, dünya ateşle son bulacak
Kimi - buzdağına dönecek.
Arzuyu tattığım kadar,
Aklım ateşten yana olanlara kanar.
Ama iki kez son bulacaksa eğer,
Nefret hakkında yeterince bilgim var
Donarak batmak daha görkemli olacak,
Nefret ancak böyle son bulacak."

"Ateş ve Buz", XX. yüzyılın en ünlü Amerikan şairlerinden biri olan "Robert Frost"un bir şiiridir. 1920'de yayınlanan bu kısa ama etkileyici şiir arzu, nefret ve onlarla birlikte insanların yok oluş temalarını işliyor. "Robert Frost", son derece canlı ve özlü bir dil kullanarak dünyanın sonuna dair düşündürücü bir bakış açısı sunuyor.

Şiirin aslı dokuz dizeden oluşuyor, yani az kelimeyle çok şey söylüyor. İlk iki satırda "Robert Frost", "arzu" ve "nefret" kavramlarını dünyanın sonunun potansiyel nedenleri olarak düşünüyor. Ateşi, insanlığı yutabilecek tutkulu ve tüketen bir  istenç olan arzuyu temsil eden bir güç olarak sunuyor. Tersine, buzun insanlığı dondurup kontrol edebilecek soğuk ve yıkıcı bir duygu olan nefreti simgelediğini tasvir ediyor.

"Robert Frost", bu iki yıkıcı gücün potansiyel sonuçlarını tartışıyor. Ateşin yıkıcı gücünün hızlı ve hararetli bir yok oluşa yol açabileceğini, burada arzu yoğunluğunun teşvik görevi gördüğünü öne sürüyor. Öte yandan buzun kademeli ve amansız tahribatı, nefretin derin ve her şeyi tüketen doğasını temsil ediyor.

Son satırda "Robert Frost", gözlemlerini yansıtıyor ve hem ateşin hem de buzun dünyayı yok etme kapasitesine sahip olmasına rağmen, ateşle ilişkilendirilen arzunun daha tehlikeli olabileceğine ve muhtemelen yıkımın nedeni olabileceğine inandığını ifade ediyor.

Genel olarak, "Ateş ve Buz" insanlığın kendi kendini yok etme potansiyeline dair karanlık ve karamsar bir bakış açısı sergiliyor ve okuyucuları arzunun ve nefretin doğası ve bunların sonuçları hakkında düşünmeye bırakıyor.

"Ateş ve Buz" kısa ve açık bir dil kullanarak derin insani duyguları derinlemesine inceleyen, çok beğenilen bir şiir. "Robert Frost"un "arzu" ve "nefreti" temsil etmek için temel imgeleri ("ateş" ve "buz") kullanması şiire bir evrensellik duygusu getirerek okuyucuların kendi deneyimleriyle kişisel bağlantılar kurmasına olanak tanıyor.

Şiirin kısalığı da etkisini artırıyor. "Robert Frost", sadece dokuz satırda insanlığın potansiyel yıkımını özetliyor ve okuyucular üzerinde kalıcı bir izlenim bırakıyor. Şiirin özlü yapısı duygusal yoğunluğunu arttırıyor, çünkü her kelime anlam taşıyor ve genel temaya ve mesaja katkıda bulunuyor.

Üstelik ateş ve buzun yıkıcı güçleri arasındaki karşıtlık, okuyucuları arzu ve nefretle kendi deneyimleri üzerinde düşünmeye sevk ediyor. "Robert Frost"un bu duyguları keşfetmesi, kontrolsüz tutku ve kalıcı düşmanlığın tehlikelerine karşı bir uyarı görevi görüyor.

Dahası, "Robert Frost"un "Ama iki kez yok olacaksa eğer l Nefret hakkında yeterince bilgim var l Donarak batmak daha görkemli olacak l Nefret ancak böyle son bulacak" şeklindeki son cümlesinin muğlak doğası, daha derin bir yoruma davet ediyor. Bu, "Robert Frost"un hem arzunun hem de nefretin dünyayı yok etme potansiyeline sahip olduğunu düşündüğünü, ancak nefretin yıkıcı gücünü kabul edecek kadar iyi anladığını gösteriyor.

“Ateş ve Buz", az sözle çok şey anlatması, arzu ile nefretin derinlemesine araştırılması, okuyucuları insan doğasının karanlık yönleri üzerinde düşünmeye teşvik etmesi bakımından, güçlü ve düşündürücü bir şiir.

Kaynak: Literature English

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası