Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam205
Toplam Ziyaret804210
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçıoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980 yılında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu ediniyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir metal işletmesinde çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hacer ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocuklarının eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır, zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde kumar oynayarak geçirir. Hacer, hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır. Hacer ayrıca, çevresinin de etkisiyle, fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Şiirlerle Şenlendik - 17. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 17. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 17. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

6 Mart 2015, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 17 - Liseli Kız

Büyümüş, ağabey olmuştuk liseyle gitmekle. Edebiyat öğretmenimiz Ayvaz Gökdemir idi. Eşi Sevgi Gökdemir de girdi edebiyat dersimize.

Ayvaz Gökdemir sınıfa getirdiği bir şiir kitabından, “Liseli Kız” adında bir şiir okudu. Çok hoşumuza gitmişti şiir. İsteyenlere bu şiir kitabından getirteceğini söyledi. Hemen hemen tüm sınıf istekli olduk ve bir hafta kadar sonra satın aldığımız şiir kitaplarını dağıttı bizlere. Heyecanla okuduk “Liseli Kız” şiirini. Kitap, Şair Yavuz Bülent Bakilerin şiir kitabıydı. Okuduk, ezberledik. İlk kez, hece vezniyle değil; serbest vezinle yazılmış bir şiir okumuştum.

LİSELİ KIZ

Benim de bir zamanlar sevdiğim vardı 
Beyaz dantel yakalı liseli bir kız. 
Bağlarda, bahçelerde, yaylalarda yeşeren 
Al karanfiller gibiydi aşkımız... 

Gülünce içimde rengârenk güzel 
Güller açılırdı iri. 
Hani bilirsiniz ya, yıldızsız siyah 
Geceler gibiydi gözleri. 

Bir mermer çeşmeden akan su gibi 
Geçip gidiyordu günlerimiz. 
Biz bize yaşıyorduk kendi kaderimizi 
Bütün yaratıklardan habersiz 
Ve yuvada bekleşen sabırsız, küçük 
Serçeler gibiydik ikimiz. 

Gözleri konuşurdu susunca, mahzun: 
'Seni seviyorum' derdi. 
Sevdadan, gurbetten, hasretten yana 
Sıcak türküler söylerdi... 

Üstelik bir ceylan gibi sebepsiz 
Ürkek halleri vardı. 
Ayrılık deyince oturup sessiz 
Çocuklar gibi ağlardı.

Bilmiyorum simdi kaç yıl, kaç mevsim 
İçli mektuplar yazdık. 
Bazen yan yana yürür, beraber otururduk 
Ama konuşamazdık. 

Ben görmedim şimdi öyle diyorlar 
Büyümüş artık liseli kız, gelin olmuş... 
Unuttum her şeyi diyormuş 
Ve her gece rüyasını nur topu kadar güzel 
sarışın çocukları süslüyormuş. 

Görsem çocuklarını şimdi diyorum 
Bakamam yüzlerine çaresiz, 
Bana bakar çocuklar sessiz. 
Çocukları gözlerinden tanırım, 
Biliyorum, hiç bir şey bilmezler ama 
Bakamam, utanırım.  

Şair Yavuz Bülent Bakiler'i, 8-10 yıl kadar önce bir televizyon programında izledim. Sunduğu programın o günkü konusu, Türkçemizde yapılan yanlışlıklardı. Konu günceldi güncel olmasına da değerli şairin konuşmasındaki sert üslup ürkütmüştü beni... Güzel Türkçemizin uygulanmasında (konuşma ve yazı dili) edebiyatçılar arasında tam bir bütünlük sağlandığı söylenemez. Örneğin bazı edebiyatçılar ayrı yazılan "de" ve "da" eklerinden sonra virgül kullanırlarken; bazıları, bu eklerin virgül yerine geçtiğini ifade ederek kullanmamaktadırlar. 


Şiir Tanıtım Köşesi

Şiirler, başarılı olduklarında,
baş döndürücü bir kısalıkta,
kayıt altına alınamayan,
sınır çizilemeyen, bitmek
bilmeyen hikayeler anlatırlar. 

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Salkım söğütler
altında koyulaşırdı sohbetler.
Politika, gaile, din; vergi, savaş, kıtlık;
gurbet, sıla, yoksulluk
ve bir de askerlik anıları
süslerdi anlatılanları.
Gocunulmazdı,
açıktı eleştiri
ve kahpe feleğe intizar vardı içinde.

Suspus olunur
çıt çıkmazdı ajans vakti.
Tefe koyulur,
safça
ve insafsızca
suçlanırdı halktan olmayan parti:
Oy vermiş,
alay edilen
birkaç tövbekâr vardı içinde.

Cepte taşınırdı kanıtlar:
Hayat Mecmuası, Akbaba;
Ferhat’tan Şirine,
Keremden Aslıya
yakılan ağıtlar
okunurdu defalarca.
Sevdiğine kavuşamayan yâr vardı içinde.

İşin en kötüsü,
pelesenk olmuştu dillerde
kalkınmasın köylü diye
kapatılan Hasanoğlan Köy Enstitüsü.
Seferberlik, jandarma,
halkın belini büken
bir de tahsildar vardı içinde.

Bazen berrak bazen çamurlu
çağıldardı dereden akan sular.
Ağzından bal damlayan
Ali Emmiler, Hasan Ağalar;
Çanakkale Gazisi
birisi topal,
nur yüzlü dört ihtiyar vardı içinde.

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

Bilgi: İlk kez 29/11/2014 tarihinde yayınlanmış bir şiirdir!