Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam118
Toplam Ziyaret804993
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçıoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980 yılında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu ediniyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir metal işletmesinde çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hacer ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocuklarının eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır, zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde kumar oynayarak geçirir. Hacer, hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır. Hacer ayrıca, çevresinin de etkisiyle, fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Şiirlerle Şenlendik - 14. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 14. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 14. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

06 Şubat 2015, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 14 - Uçun Kuşlar

Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın “Sorma Hocam” adlı şiiri allak bullak etmişti beni. İnanç sistemini sorgulayan; okuduğum ilk şiirdi.

Şiirin etkisiyle gittim ve Kayseri'deki Tok Kitabevinden 15 Liraya bir şiir kitabı aldım: Tevfik Fikret’in “Rübap-ı Şikeste” (Kırık Saz) adlı kitabını. Okudum… Dili, henüz çok ağırdı benim için.

(Osmanlının mutlakıyet döneminde; Sultan’ın keyfi yönetimine, uyguladığı baskı ve zulme karşı isyan eden özgürlük şairidir Tevfik Fikret. Sosyal eşitsizliği, halkın çile ve sefaletini vurgular ve kınar. 1908 Meşrutiyet devriminde; ilerici, yenilikçi, devrimci Fikret’; tutuculuğa ve ırkçılığa karşı çıkan insancıl bir şairdir. Ve bu nedenledir ki İkinci Dünya Savaşı sırasında, eserleri faşistler tarafından yakılmak istenir!

    HALÛK’UN AMENTÜSÜ (İNANCI)

    Toprak vatanım, nev’i beşer milletim. İnsan
    İnsan olur ancak buna iz ’anla inandım.

    Şeytan da biz, cin de ne şeytan ne melek var;
    Dünya dönecek cennete insanla, inandım.


 
(Tevfik Fikret’e göre; bilim, akıl ve umuttur yaşamın özü. Gelecek bunlarla kurgulanmalıdır.

Yazdıkları ve yaptıklarıyla devrimci ve idealist bir şairdir Tevfik Fikret. Edebiyatımızın batılılaşmasına öncülük etmiş, başta Mustafa Kemal olmak üzere, döneminin aydınlarını çağdaş düşüncesiyle etkilemiştir.)

Parantezden sonra biz yine Rıza Tevfik'e dönelim. Günümüzde şarkı olarak dinlediğimiz aşağıdaki dizeler de Rıza Tevfik’e aittir.
Ruhumda gizli bir emel mi arar
Gözlerime bakıp dalan gözlerin,
Aklıma gelmedik bilmece sorar
Beni hülyalara salan gözlerin.
Rıza Tevfik Bölükbaşı, 10 Ağustos 1920’de, Sevr Anlaşmasını imzalayan Osmanlı Delegasyonu içerisinde bulunuyordu ve bu nedenle “Yüz ellilikler” listesinde yer aldı. Sürgün hayatını; Ürdün, Lübnan, Hicaz ve Amerika’da geçirdi.

Af Kanunundan yararlanarak 1943 yılında yurda döndü. Kendi ifadesiyle, “Hesaplaşmak için değil; vedalaşmak için.”

Uzun yıllar yurt dışında sürgünde kalan, sıla özlemiyle yanıp tutuşan şairin, “Uçun Kuşlar” adlı şiiri, “Gurbet” şiirlerinin eşsiz örneklerinden biridir.
UÇUN KUŞLAR

Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır,
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır.

O çay ağır akar, yorgun mu bilmem
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem;
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem
Yüce dağ başında siyah tül vardır.

Orda geçti benim güzel günlerim
O demleri anıp bugün inlerim,
Destan-ı ömrümü okur dinlerim
İçimde oralı bir bülbül vardır.

Uçun kuşlar uçun, burda vefa yok
Öyle akarsular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i sada yok
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.

Hey Rıza kederin başından aşkın
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın,
Sende derya gibi daima taşkın
Daima çalkanır bir gönül vardır.

Şiir Tanıtım Köşesi

Şiirler, başarılı olduklarında,
baş döndürücü bir kısalıkta,
kayıt altına alınamayan,
sınır çizilemeyen, bitmek
bilmeyen hikayeler anlatırlar. 

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Salkım söğütler
altında koyulaşırdı sohbetler.
Politika, gaile, din; vergi, savaş, kıtlık;
gurbet, sıla, yoksulluk
ve bir de askerlik anıları
süslerdi anlatılanları.
Gocunulmazdı,
açıktı eleştiri
ve kahpe feleğe intizar vardı içinde.

Suspus olunur
çıt çıkmazdı ajans vakti.
Tefe koyulur,
safça
ve insafsızca
suçlanırdı halktan olmayan parti:
Oy vermiş,
alay edilen
birkaç tövbekâr vardı içinde.

Cepte taşınırdı kanıtlar:
Hayat Mecmuası, Akbaba;
Ferhat’tan Şirine,
Keremden Aslıya
yakılan ağıtlar
okunurdu defalarca.
Sevdiğine kavuşamayan yâr vardı içinde.

İşin en kötüsü,
pelesenk olmuştu dillerde
kalkınmasın köylü diye
kapatılan Hasanoğlan Köy Enstitüsü.
Seferberlik, jandarma,
halkın belini büken
bir de tahsildar vardı içinde.

Bazen berrak bazen çamurlu
çağıldardı dereden akan sular.
Ağzından bal damlayan
Ali Emmiler, Hasan Ağalar;
Çanakkale Gazisi
birisi topal,
nur yüzlü dört ihtiyar vardı içinde.

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

Bilgi: İlk kez 29/11/2014 tarihinde yayınlanmış bir şiirdir!