Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam203
Toplam Ziyaret816431
Kitap Tanıtım Köşesi


𝐀𝐍𝐀𝐃𝐎𝐋𝐔’𝐃𝐀 𝐃Ö𝐑𝐓 𝐁İ𝐍 𝐘𝐈𝐋𝐈 𝐘𝐀Ş𝐀𝐘𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑
Hüseyin SEYFİ

Başlık, Aralık 2016’da yayımlanmış kitabımın adı. Ankara, Grafiker yayınlarından çıktı. 224 sayfayı kapsıyor. Önemli dağıtım ve satış noktalarında satışa sunulmuş durumda.

Kitaba epeyce emek verdim. Fasılalarla on yıldan fazla çalıştım desem yeridir.
Milat Öncesinden altmış yetmiş yıl öncesine, altmış yetmiş yıl öncesinden de dört bin yıl öncesine tutulan ayna ve aynadan yansıyan fragmanlar. Anılar, gözlemler, belgeler, kaynaklar ve küçük kurgular. Yaşadıklarımız, dinlediklerimiz…

Zamanımızdan yetmiş yıl öncesinin sosyal, politik, ekonomik, kültürel, sağlık, inanç konularının asırlarca yıl öncesi ile karşılaştırma. Benzer ve ayrı yönleri, yani değişenler değişmeyenler. Ritüeller, masallar, mitolojiler, inançlar. Atlar, trenler, kırlangıçlar, yılanlar, inekler, koyunlar kuzular…

Altmışının üstünde her Anadolu insanının ,“Aaa, bu bizim köyde vardı, ya da bu bizim oralara çok benziyor,” diyerek okuyacağı bir kitap.

“İşduşnaya, ‘soyun, seni koyun yününe yatıracağım’ dedi. Puşara’nın giysilerini çıkartmasına yardım etti. Puşara, anadan doğma çırılçıplak soyundu. Açık havada, güneşe karşı koyun yünü ile sarındı sarmalandı, evin arkasına, güney tarafa yattı. Ağustos güneşinin tepeden kızdırmasıyla Puşara, duvar dibinde terledi, acıları hafifledi…”

“O, ne kadar süslenirse süslensin, kral olduğu kadar aynı zamanda önünde baş eğip selam verdiği, ellerini havaya kaldırıp, yalvarıp yakardığı otoritenin, tanrının kulu, kölesi, uşağı olduğunun farkındadır…”

Hüseyin SEYFİ
kosektas.net 22 Yaşında

Bilgisunum sayfamız kosektas.net, bu yıl sonu itibarıyla yirmi ikinci yılını doldurdu. Tam olarak bilmiyoruz ama, bugüne dek her yıl ortalama üç ayrı içerikten oluşan on güncelleme gerçekleştirmiş olsak, bu iki yüz yirmi güncelleme eşliğinde altı yüz altmış kaynak aktarımına eşanlamlıdır ki, çok kısa aralıklarla yaptığımız, genel konular içeren güncellemeler bunun dışında. Bilen biliyor, site düzenlemek, kaynak aramak, bulmak ve sunmak, zaman, özen ve özveri isteyen ve sanıldığı kadar kolay olmayan bir iş. Bu yüzden, bir emek ve özveri ürünüdür kosektas.net.

Biz kosektas.net’i düzenlerken ve güncellerken, safsatalarla değil, bilgiyle donatmaya, bu bağlamda da din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmemeye büyük özen gösterdik. Yerel konuların yanında sanatsal ve kültürel olay ve olgulara, şair, yazar ve çizer yapıtlarına, kitaplara, dünyamızda olup bitenlere, olabildiğince geniş yer verdik. Bu davranışımızdan ötürü övgü de aldık, tepki de aldık. Ancak daha fazla tepki aldık. Ne zaman ki geneli içeren bir konu işledik, sanatsal veya evrensel bir etkinliğin duyurusunu yaptık, yeni çıkan bir kitabın tanıtımını yaptık, ağırbaşlılarımızla asık suratlılarımızdan tepkiler aldık. 

Tüm bu olup bitenlerden öyle anlaşılıyor ki, Internet ortamında dolaşan büyük bir çoğunluğun sanatsal ve kültürel anlamda bir açlığı yok. kosektas.net gibi bilgi aktarımı yapan sayfaların bu tür açlıkları başkalarına aşılama yetkisi de yok, yeteneği de yok, tüm bunların gereği de yok. Karın açlığı olduğu gibi, sanatsal ve kültürel açlıkların da olabileceği okullarda veya derneklerde öğretilir. Ancak, okullarda evrensel ölçünlerde bir öğretim sunulmadığı ve dernek geleneği de çoktan yok edilip insanlara cemaat tarzı bir yaşam biçimi benimsetildiği için, sanatsal ve kültürel açlıklar edinilecek pınarlar kurutulmuş, yok edilmiştir.

Aslında kültürel ve sanatsal açlıkları olanlar da hiç yok değil. Sayfamızı takip eden başka bir kesim var ki, onları gözardı etmemiz asla düşünülemez. Zaten sitemizin gündem ve içeriğini belirleyen onlar ve onlar sayesinde Internet üzerinden bilgi sunma ötesinde bir işleve sahip kosektas.net. Böylesi önemli yükümlülüğü olan bir sayfanın yüzüstü bırakılması söz konusu olabilir mi? Internet ortamında ciddi anlamda kalıcı olmanın sanıldığı kadar kolay olmadığını çok iyi bildiği halde, kolaya kaçmadan, gerekirse daha fazla emek sarfederek, dün olduğu gibi bugün de, yarın da, geleceğe yürümek zorunda kosektas.net.

Bu yolda yalnız olmadığımızı biliyoruz. Yazdıkları ve çizdikleriyle duyarlı Internet takipçilerine ulaşmak ve bu yolla üstlenmiş olduğumuz bir yükümlülüğü yerine getirirken bize destek sağlamak isteyen köylülerimizin varlığını büyük ölçüde önemsiyoruz.

Şiirlerle Şenlendik - 6. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 6. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 6. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net!

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

21 Kasım 2014, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 6 - Haydi, Karşı Çıkma Ağaç Katliamına!

Yukarı, orta ve aşağı olmak üzere 3 mahallesi vardı Köşektaş'ımızın. Her evin koyunları olurdu ve kırlarda otlatılması amacıyla her mahalle bir çoban tutardı. Koyun sayısına göre belirlenirdi çobana verilecek ücret. Öğle ve akşam vakitleri kırdan gelecek koyunlarımızı bekler, okuma kitabımızdan da Ziya Gökalp'in "Çoban" adlı aşağıdaki şiirini okurduk.

ÇOBAN

Kat sürünü önüne
Dolaş dağ, dere çoban,
Eriştin mutlu güne
Diz çök bir yere çoban.

Al eline kavalı
İndir sürüyü suya,
Her yer yeşil bir halı
Doyum olmaz uykuya.

Şu koyu gölgelerin
Altında dinlen çoban,
Düşünme derin derin
Biraz serinlen çoban. 

Gezi olayları ağaç katliamı nedeniyle başlamadı mı? Tüm ODTÜ, kampüsten geçirilecek yol için; kesilmesi amaçlanan ağaç katliamına karşı direnmiyor mu?

Tabi ki yollar yapılmalı. Artan nüfus ve buna paralel olarak artan trafikteki araç sayısı, yeni yol yapımını zorunlu kılıyor. Gelişen günümüz teknolojisinde, ağaçların kesilerek yol yapılması en ilkel yöntem. Günümüzün teknolojisi ile yolu ağaçların üstünden veya altından geçirebilmek mümkün. Sadece maliyeti biraz artar.

Ülkemizin 3 yanı denizlerle çevrili ve Hopa’dan İskenderun’a, kıyılarımızın uzunluğu 8333 km. AB Ülkelerinde, yurt içi yük taşımasında karayolunun payı % 40 iken, ülkemizde yük taşımacılığının %90’ı karayoluyla, %5’i demiryoluyla, %4’ü de deniz yoluyla yapılmakta. Unutmayalım ki deniz ulaştırması; demiryolundan 3 kat, karayolundan 7 kat ve havayolundan 21 kat daha ucuzdur.

Şimdi bir de HES belası musallat oldu başımıza. Ekolojik dengeyi altüst eden bir uygulama. Projenin uygulanmaya başladığı yerlerde halk ve sivil inisiyatifler, doğanın bu acımasız talanına karşı koymaya çalışıyor, çalışıyoruz; umarım başarılı oluruz.

Somanın Yırca köyünde, termik santral yapılması amacıyla kesilen 6000 zeytin ağacının acısı hâlâ yüreklerimizde. Ülkemizi yöneten politikacıların, “Dağ taş zeytin ağacı dolu," şeklindeki savunmaları, gelecek açısından kaygı verici ve ürkütücü!

KÖŞEKTAŞLI gazeteci ÖZER AKDEMİR'in, doğa ve çevre konusundaki yazılarını ve yaptığı programları; kıvançla ve gururla takip ediyoruz.

Mehmet Emin Yurdakul’un “Sakın Kesme,” adlı şiiri de vardı ders kitaplarımızda.

          SAKIN KESME

Ey hemşeri, sakın kesme! Yaş ağaca balta vuran el onmaz;
Bu kütükler, 'Nice yıldır, hiç birine kervan gelmez, kuş konmaz.'
Bunları kes, o baltanla çürümüş ağaçları yere ser.
Bak, sizin köy şu yemyeşil koruluğun gölgesinde ne güzel!
Gönülleri açmadadır yaprakların arasından esen yel.
Yazık, günah olmaz mı ki, çıplak kalsın bu zümrüt yurt, şirin yer.

Hem dünyada en birinci borç değil mi her kula,
Bir tohumu fidan yapmak, fidanı da bir orman?
Eğer böyle olmasaydı ne kalırdı oğula:
'Mirasımı artır' diye öğüt veren Atadan?

Sakın kesme! Her dalında bir güzel kuş ses versin.
Sakın kesme! Gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin.
Sakın kesme! Şu verimli köye kanat, kol gersin.
Sakın kesme! Aziz vatan günden güne şenlensin.

1981 yılında ayrıldığım İstanbul'a, tam 29 yıl sonra, 2010 yılında geldiğimde, gördüklerim beni dehşete düşürdü. Taksimden girerek, Tünele kadar yürüdüm İstiklâl Caddesinde; (Beyoğlu’nda) "Olamaz, hayır!" diye kendi kendime söylenerek ve "Lanet olsun!" diye iç geçirerek.

Gerçekten olamaz! O güzelim caddede, kesilmedik tek bir ağaç dahi kalmamış! Hangi vicdan, hangi anlayış, hangi yönetim, hangi insan(!) hangi nedenle caddeyi yeşilsiz bırakabilir? Tüm anılarım, tüm yaşantılarım çalınmış. İnsanlığımdan utandım, hâlâ da utanıyorum! Yazıklar olsun!



Yorumlar - Yorum Yaz
Kitap Tanıtım Köşesi


𝐀𝐍𝐀𝐃𝐎𝐋𝐔’𝐃𝐀 𝐃Ö𝐑𝐓 𝐁İ𝐍 𝐘𝐈𝐋𝐈 𝐘𝐀Ş𝐀𝐘𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑
Hüseyin SEYFİ

Köşektaşlı öğretmen Hüseyin Seyfi’nin yazdığı "Anadolu'da Dört Bin Yılı Yaşayanlar" adlı kitap, Anadolu'nun binlerce yıllık geçmişi ile yakın tarihi arasındaki sürekliliği ve şaşırtıcı benzerlikleri inceleyen bir sosyolojik çalışma.

Kitap, yazarın kişisel gözlem ve deneyimleri üzerinden ilerleyerek, Anadolu insanına özgü sosyal, ekonomik ve kültürel hayatta değişen ve değişmeyen unsurları araştırıyor.

Kitabın İçeriği ve Yaklaşımı

Öğretmen Hüseyin Seyfi, binlerce yıllık bir zaman diliminde Anadolu'da yaşamın ne kadar değiştiğini ve neyin değişmeden kaldığını sorguluyor.

Kısaca Ana Konular:

Zamansal Süreklilik: Çalışma, uzak geçmiş ile 50-60 yıl öncesine kadar olan yakın geçmiş arasına sosyolojik bir ayna tutuyor.

Değişim ve Değişmezlik: Bin yıllar içinde sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamda gerçekleşen değişimler ile köklü bir şekilde devam eden gelenek ve alışkanlıklar karşılaştırılıyor.

Anadolu İnsanının Portresi: Öğretmen Hüseyin Seyfi, bu kadim coğrafyada yaşamış ve yaşamakta olan insanların deneyimleri, mücadeleleri ve hayata bakışları üzerinden bir anlatı sunuyor.

Kitabı Edinebilme Seçenekleri:
Kitap, Türkiye'deki ve Almanya’daki kitapçılarda ve yayınevi sitelerinde satılmakta.

amazon.com.tr: Kitabın listelendiği sayfada fiyat 75,00 TL olarak görünmekte.

hepsiburda.com: "Grafiker Yayınları Anadolu'da Dört Bin Yıl Yaşayanlar" başlığıyla satışa sunulmuş.

ekinkitap.com: Sitede 82,00 TL fiyatla listelenmiş.

kolnkutuphane.de: Avrupa’da yaşayanlar kitabı, Köln Kütüphane’den, 9,06 Euro karşılığında edinebilirler.

📚 Kitap ve Yazar Hakkında Temel Bilgiler
· Yazar: Hüseyin Seyfi
· Yayıncı: Grafiker Yayınları
· İlk Basım Tarihi: 1 Aralık 2016
· Sayfa Sayısı: 228
· ISBN: 978-6059247436

Hüseyin Seyfi, 1953 Köşektaş doğumludur. İktisat fakültesi kamu yönetimi bölümünü bitirmiş, öğretmenlik ve turizm gibi görevlerde çalışmıştır. Yerel gazete ve dergilerde yazıları yayımlanmış, "Gün Sürüyor Yıldızlar" adlı bir şiir kitabı bulunmaktadır. Halen Avanos'ta yaşamaktadır.



kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası