Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam122
Toplam Ziyaret710710
Hippiler ve Yippiler

Yol kenarında çiçek satan genç bir Hippi kız l Oklahoma l ABD l 1973

“Hippi” kelimesi, İngilizce’de “güncel olan”, “modaya uygun” anlamına gelen “hip” kelimesinden türetilmiş. 1950'lerde San Francisco, Los Angeles ve New York gibi metropollerdeki bohem sanatçıları temsil eden, onlara ilham veren “Allen Ginsberg”, “Jack Kerouac” gibi, sıradan anlatı değerlerini, alışılmış yaşam tarzlarını reddeden, geleneklere karşı duran, özgürlükçü düşünce ve ifade tarzını benimseyen entelektüel kimseler, Hippi diye adlandırılmış. 

Hippi terimi daha sonra, büyük ölçüde, o dönem, “San Francisco Chronicle” adlı bir gazetede köşe yazarlığı yapan “Herb Caen”in, köşe yazılarında Hippilere ve yaşam tarzlarına sık yer vermesi sayesinde, 1967 yılından itibaren, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve İngiltere de dahil olmak üzere, diğer tüm ülkelere yayılmış.

Hippi hareketi kısmen, ABD'nin Vietnam Savaşı'na katılmasına ve savaş boyunca işkence, tecavüz ve toplu infaz gibi sayısı belirsiz savaş suçu işlemiş olmasına muhalefet olarak ortaya çıkmış olsa da, “Hippiler”, "Yippiler" olarak bilinen aktivist yandaşlarının aksine, siyasetle pek meşgul olmamışlar, bir küstahlık olarak gördükleri hayatı istedikleri şekilde yaşamayı tercih etmişler.

“Yippiler” (Yippies) olarak adlandırılan “Uluslararası Gençlik Partisi” (YIP), Amerikan gençliği odaklı, savaş karşıtı, radikal ve devrimci bir hareket olarak, 31 Aralık 1967'de kurulmuş. Anti otoriter bir gençlik hareketi olan Yippiler, 1968'de bir domuzu ("Ölümsüz Pigasus") Amerika Birleşik Devletleri Başkanı adayı olarak göstererek, sosyal statükoyla alay etmişler.

‘Yippie'lerin bir akıma üyeliği ya da hiyerarşisi olmamış. Hareket, 31 Aralık 1967'de, New York'taki bir apartman dairesinde yapılan bir toplantıda Abbie HoffmanJerry Rubin, Nancy Kurshan ve Paul Krassner adlı aktivistler tarafından kurulmuş. Kendi anlatımına göre Yippi ismini, Hippi isminden esinlenerek olsa gerek, Paul Krassner icat etmiş. Neden Yippi? diye soranlara; Basın 'Hippi'yi yaratır da, biz 'Yippi’yi yaratamaz mıyız?" demiş.

Bilgi: Hippiler ve Yippiler, Encyclopedia Britannica’dan edinilmiş bilgiler ışığında yazılmış bir tanımlamadır!


kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunım Sayfası

Başkent Berlin - Lütfullah Çetin

ALMANYANIN ESKİ VE YENİ BAŞKENTİ BERLİN

Spree ve Havel ırmaklarının sarmaladığı bir ova üzerinde bulunan Almanya’nın eski ve yeni başkenti Berlin’de, yaşamı anlamlandırmak, güzelleştirmek
ve kolaylaştırmak için ihtiyaç duyulan her şey mevcut.

LÜTFULLAH ÇETİN



01.2013., Cumartesi l Almanya'nın Eski ve Yeni Başkenti Berlin l Lütfullah Çetin

Yıllık izinini geçirmek için Almanya’dan Türkiye’ye gitmiş hırpani kılıklı birine, “Almanya’nın başkenti Berlin’de gezilip görülecek yerler nerelerdir?” diye bir soru yöneltseniz, kendinden emin bir şekilde “Hiçbir yeri abi!” der ve Berlin ve Almanya hakkında demediğini bırakmaz; iç karartacak ve sizi karamsarlığa itecek bir yığın laf eder. Aslında biraz sabretseniz, o kimsenin, yıllardır Almanya’da yaşıyor olmasına rağmen, Almanya’dan bihaber olduğunu anlarsınız.

Oysa, Spree ve Havel ırmaklarının sarmaladığı bir ova üzerinde bulunan Almanya’nın eski ve yeni başkenti Berlin’de, şu dünyadan gelip geçerken, yaşamı anlamlandırmak, güzelleştirmek ve kolaylaştırmak için ihtiyaç duyulan her şey mevcut.

Sahip olduğu çok sayıdaki müze ve sanat galerileri ile her yıl milyonlarca ziyaretçinin akınına uğrayan Berlin’de, sadece “Museuminsel” (Müzeler Adası) adlı bölgede, beş ayrı müze bulunmakta ve bu müzelerin her biri dünyanın eski ve yakın tarihine ışık tutmaktalar. Kentin iki ayrı bölgesinde inşa edilmiş açık hava müzelerinden “Holocaust Denkmal“ (Holokost Anıtı) Nazi Döneminde Avrupa’da yaşanan ırkçılık dehşetini hatırlatmakta, “Bernauer Strasse” (Bernauer Caddesi) ise, 1961 yılından itibaren Berlin’deki hayatı neredeyse durdurma noktasına getiren duvar üzerinden, doğudan batıya yapılan kaçışlar sırasında yaşanmış zorluk ve acı kayıpları sergilemekte.

Kentin tam orta yerinde yer alan ve ortasından “Grosse Stern” (Büyük Yıldız) adlı büyük bir bulvar geçen 160 hektar büyüklüğündeki “Tierpark” (Hayvan Parkı) adlı yeşil alan Berlin’in oksijen deposu. İçerisinde beş ayrı kıtaya özgü, 8.000 civarında, 900 çeşit hayvanı barındırdığı söylenen Tierparkın içerisinde ve çevresinde Cumhurbaşkanlığı sarayı (Schloss Bellevue), Başbakanlık konutu (Kanzleramt) ile Federal Meclis Binası (Reichstag) bulunmakta. Tierparkın tam orta yerinde ayrıca, I. Dünya Savaşı’na dek Almanya’yı yönetmiş prens, kral ve imparatorların heykellerinin sıralandığı, 60 metre yüksekliğinde, bir Zafer Anıtı (Sieges Saeule) bulunmakta.

Tüm tarihi boyunca sayısız savaşlar ve talanlar yaşamış, Otuz Yıl Savaşı sonrası yerle bir edilmiş, I. Dünya Savaşı’nda büyük hasar almış, II. Dünya Savaşı sırasında yoğun bonbardıman ve zorbalığa maruz kalmış, daha sonrasında da dörde bölünmüş bu kent, her defasında da yeniden ayağa kalkmayı başarmış.

1961 yılında, kente hükmeden müttefikler arasında artan gerginlik sonucu, doğu ve batı sınırı boyunca örülen utanç duvarının (Berliner Mauer) 1989 yılında yıkılmasıyla birlikte, yeniden yapılanma projeleri çok hızlı bir şekilde uygulanarak, kentin görünümünü ve kent insanının yaşamını değiştirecek yaygınlıkta yapılar yapılmış, bölünme sonrası batıya nazaran oldukça geri kalan doğu tarafı kalkındırılarak batı tarafının seviyesine ulaştırılmış.

Yeniden birleşme yılı olan 1989’dan beri Federal hükümetten alınan büyük miktardaki para yardımlarının yerinde kullanılması, ulaşım sorununu kökten çözdüğü gibi, kenti daha gösterişli kılmış. Federal hükümetten sağlanan bu yardımlar, kentin adeta göz bebeği durumundaki “Brandenburger Tor” (Brandenburg Kapısı) adlı anıttan tutun, kentte bulunan tarihi binaların tümünün tamiri, Berlin İstasyonu (Hauptbahnhof)’nun inşası ve ulaşım ağının örülmesi için harcanmış.

Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir” diyerek diyalektik değişimi farketmiş ilk düşünür Karl Marx başta olmak üzere, kente sayısız mimari kazandırmış mimar Karl Friedrich Schinkel, filozof Hegel, Berlin belediye başkanlığı da yapmış Almanya eski başbakanı Willy Brandt, Türk mimar Doğan Kuban ve daha birçok düşünür ve sanatçıya ev sahipliği yapmış bu kentteki düzen, tertip, temizlik ve ulaşım kolaylığını, ne Paris, ne Londra, ne de Madrid’de görebilirsiniz. Kentin her bir köşesi pırıl pırıl, kentteki ulaşım ise hızlı, güvenli ve konforlu. Toplu taşıma araçlarına biniş ve inişler tamamıyla engelsiz. Bir noktadan diğer bir noktaya gitmek için beklenen taşıtın gelmesi en fazla iki üç dakika sürmekte. Yer altından (U-Bahn - Metro), yer düzeyinden (Bus & Strassenbahn – Otobüs & Tramvay) ve yer üstünden (S-Bahn – Hafif Raylı Tren) yapılan taşımacılık, ulaşımı hızlı, rahat ve kolay kılmakta. Berlin'den Almanya'nın diğer kentlerine olan ulaşım ağı ise, kent içi ulaşımda olduğu gibi, dünyada benzeri olmayan bir zenginlikte. Berlin’in Almanya’nın diğer kentleri ve dünyayla olan bağlantısını üç karayolu, üç demiryolu, üç havayolu koridoru ve iki suyolu sağlamakta.

Berlin’in meydanlarını ve o meydanlarda geçirilecek zamanın hoşluğunu anlatmaya ise kelimeler kifayetsiz kalır. “Branderburger Tor” (Brandenburg Kapısı) anıtı önündeki Pariser Platz (Paris Meydanı), Potsdammer Platz (Potsdamm Meydanı) ve Alexander Platz (Alexander Meydanı) adlı alanlar trafiğe kapatılarak tamamen yayalara ayrılmış. Günün her saatinde tıklım tıklım insan kaynayan bu meydanlar, helal - haram takıntınız yoksa, bir fincan Glühwein (şeker ve baharat karıştırılarak ısıtılmış şarap) eşliğinde bir Bratwurst (sosis) yiyerek açlık gidermek ve orada karşılaşacağınız insanlarla sohbet etmek için en elverişli mekanlar.

Bir gün olur da Berlin’e gitmeye karar verirseniz, gezinizi Noel’e denk gelecek şekilde ayarlamanız, Adlon Hotel’de konaklayarak Alman mutfağının leziz yemeklerini Alman şarapları eşliğinde tatmanız, sabahları erkenden, akşamları da yemekten sonra Tierpark’ta yürüyüş yapmanız, Grosse Stern Bulvarı’nı bir kez olsun baştan sona yürümeniz, Federal Meclis Binasının kubbesine çıkarak Berlin’i tepeden seyretmeniz, Brandenburger Tor Anıtı ve çevresinde hoş vakit geçirmeniz, Alexander Platz’a her gün uğramanız, Holocaust Mahnmal ve Bernauer Strasse’deki açık hava müzeleri ile müzeler adasındaki eski ve yeni müzeleri ziyaret etmeyi unutmamanız tavsiye olunur.

Berlin’i en iyi, iyi bir Berlin aşığı olan, Berlin’in bir önceki belediye başkanı Klaus Wowereit tanımlıyor:

"Immer in Bewegung, arm, aber sexy – Berlin ist alles, was man braucht!"

"Hep hareket halinde, yoksul, ama seksi - Berlin ihtiyaç duyulan her şey!"

Lütfullah Çetin l Almanya'nın Eski ve Yeni Başkenti Berlin l 12. 01.2013, Cumartesi


Yorumlar - Yorum Yaz
Araştırma

Facebook insanı
dar görüşlü yapıyor!
Hüseyin Seyfi

Teknoloji iletişim alanında geliştikçe sosyal ağlar da çoğalıyor. Sosyal ağlar geleneksel düşünme biçimlerini yıkıyor. Gizli ve mahrem kalması özel bilgiler açığa çıkıyor. Olaylar karşısında insanların gösterdikleri tepkiler değişiyor, özellikle gençlerin olaylara karşı gösterdikleri merhamet, acıma, heyecan gibi duygular sosyal ağlar sayesinde alışılmışın dışına çıkıyor. Onları daha bencil kılıyor.

Dijital ortamda insanların olayları kavrayış ve algılayışları farklı.  

Facebook bunlardan biri. Facebook'a günde bir milyardan fazla giriş yapılıyor.

Facebook'un insan üzerindeki etkilerini ortaya koymak bakımından gelişmiş ülkelerde birçok araştırma yapılıyor. Bu araştırma sonuçlarından anlaşıldığına göre, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde olumlu olumsuz etkileri, kullanıldığı süreye, kullanım amacına bağlı olarak değişiyor. Uzun süreli kullanımların olumsuz etkilere yol açtığı biliniyor. Video oyunlar ve internet benzeri teknolojileri fazla kullanan çocukların fazla uyuma, obezite, karın ağrıları sorunlarına ek olarak beyin ve sinirsel gelişimi etkilediği ileri sürülüyor. Facebook'ta çok kalan çocuğun eğitim durumu olumsuz etkileniyor. Facebook'ta fazla ilgili insanda narsist davranışlar gözleniyor.

Başka bir araştırmanın  yaşlı ve orta yaş grubu insanların,  geçlerden daha mutlu olduğunu ortaya koyması da benzer sonuca varıyor. Facebook veya Instagram benzeri ağlar insanlarda yalnızlık duygusunu körüklüyor, sanal ortamda kendinde olmayanı başkalarının varlığı ile kıyaslayarak mutsuz oluyor. [Amy Molloy, The Telegraph]

Facebook insanı dar görüşlü yapıyor;

7. Ocak. 2016 tarihli, The Telegraph com' da Victoria Ward imzası ile yayınlanan bir yazıda verilen bir araştırmada, Facebook kullanıcıları kendi inanç ve fikirlerini başkaları ile paylaşarak doğrulayıp pekiştiriyor. İnsan, kendi inanç ve düşüncelerine uyanları arayıp bulmaya meyilli olduğundan, önyargılı, tartışmasız ve tekrar eden dönüşümler içinde kalıyor. The Proceedings National Academy of Sciences 2010- 2014 arası sosyal ağlarla ilgili insanlarla yapılan görüşmeden kullanıcılar, kendi ilgi alanlarında kutuplaşmaları ve ayrımcılığı besleyen,  pekiştiren topluluklarla bir araya gelme ve toplanma eğilimindeler. Çoğunlukla ön yargılı, asılsız, doğruluğu kanıtlanmamış söylentiler, şüpheye ve paronaya kışkırtıcılığına yol açıyor. Bilimsel içeriği olmayan bölük pörçük bilgiler, haberler, hızla sosyal paylaşımcılar arasında yayılıyor ve çoğunlukla kabul ediliyor.

Sosyal ağ kullanımı ve amacı yaşa, çevreye, eğitime ve kültüre bağlı. Suistimallere- kötüye kullanımlara açık bir alan. Doğru kullanıldığında yararları çok.

Internet ağları ceplere kadar girdi. Ülkemizde sosyal ağların kullanımın yaygınlığını belirtmeye bile gerek yok. Bu yüzden konu ile ilgili bilimsel araştırmaların yapılarak kamuoyunun bilinçlendirilmesi zorunlu bir ihtiyaç haline gelmiş durumda.

[Victoria Ward,
The Telegraph
]

Hüseyin Seyfi