Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam225
Toplam Ziyaret797689
Sentetik İnsan


Ray Kurzweil
Biyolojik Olmayan İnsan

Ray Kurzweil, birkaç on yıl içinde bugünkünden bir milyar kat daha zeki olacağımızı düşünüyor. 

Türümüz genetik mirasının zincirlerini kırıp akıl almaz zekâ, maddi ilerleme ve uzun ömür seviyelerine ulaşırken, insan olmanın doğası hem zenginleşiyor hem de sorgulanıyor. Bu "paradigma değişiminin" hızı her on yılda bir iki katına çıkıyor, bu nedenle 21. yüzyıl, günümüz hızıyla yirmi bin yıllık bir ilerlemeye tanık olacak. Hesaplama, iletişim, biyolojik teknolojiler (örneğin DNA dizilimi), beyin taraması, insan beynine dair bilgiler ve genel olarak insan bilgisi, her yıl performans, kapasite ve bant genişliği bakımından genellikle iki katına çıkarak daha da hızlı bir ivme kazanıyor. Üç boyutlu moleküler hesaplama, 2030 yılından çok önce insan seviyesinde yapay zeka için gerekli donanımı sağlayacak. Daha önemli yazılım içgörüleri ise kısmen, çoktan başlamış bir süreç olan insan beyninin tersine mühendisliğinden elde edilecek. Bu değişimlerin toplumsal ve felsefi sonuçları derin olacak ve yarattıkları tehditler önemli olacak; ancak eninde sonunda makinelerimizle birleşeceğiz, sonsuza kadar yaşayacağız ve bir milyar kat daha zeki olacağız. Tüm bunlar önümüzdeki üç ila dört on yıl içinde gerçekleşecek.

Ray Kurzweil l Biyolojik Olmayan İnsan Sandığınızdan Daha Yakın

Bu sütünlara aktarılan bilgiler kısmen Encyclopædia Britannica kaynaklıdır!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Halim Karatekin (Hüseyin Seyfi)

HALİM KARATEKİN


   

Hüseyin Seyfi


Kendi olanaklarım içinde arıyor, araştırıyorum. Söyleşilere konuşmalara katılıyorum. Çoğu kez kulağım tetikte geziyorum. Bazen de işim rast geliyor. Bakıyorsunuz aradığım konu ayağıma dolanıyor.

‘1946 yılının güz günü. Bulgur imece sırası bizde’ diyor Halim Karatekin.

Benim için yukarıdaki söz yetiyor. Yabancısı olmadığım ve kısmen yaşadığım bulgur imecesini kısaca anlatıp, Halim Karatekin’i 1946 yıllarından kalma aşk şiirlerini sunacağım.

Hasat mevsimi bittikten sonra, temel ihtiyaçların başında bulgur ve un hazırlamak gelirdi; un ve bulguru sağladığın zaman açlığı kapıdan kovmuş sayılırdınız. Un ve bulguru yeteri kadar sağlayabilmek öyle her babayiğidin harcı değildi. O günlerin koşullarında zor işti. Aşağı yukarı bir yılın tüm emeği un ve bulgurda birleşirdi. İnsanlar yarı aç, yarı tok yaşardı. Giyim kuşam, yeme içme şimdikinin onda-biri bile değildi.

Bulgur el ile dönderilen yuvarlak taş değirmenlerinde yapılırdı. Buna ‘bulgur çekme’ denirdi. Kışa girmeden hazırlıklar yapılır, ‘Bulgur imecesi düzenlenirdi.’ Köydeki her evden genç kızlar guruplara ayrılır, akşamları ödünçleşerek her akşam bir evde bulgur çekilir, imece düzenlenirdi. Bulgur imecesi en az bir ay süren bir törendi. İş, eğlence şekline dönüştürülerek, yapılıyordu. Ne aşklar yaşanır, ne türküler söylenirdi. Büyük bir hoşgörü ve anlayış içinde aşklar türkülerle dile getirilirdi. İş, gece yarılarına bazen de sabaha kadar sürer, yemekler, çerezler yenirdi. Bu yüzden o zaman dört gözle beklenirdi. Bu Anadolu’ydu. Anadolu’nun sesi idi. Bu güzelim toprak ne seslere tanık olmadı ki...

Halim Karatekin, seksenini geçmiş. Küçük bir bakkalı var. Boş durmamak için çalışıyor. Karısı İfagat da yetmiş yaşlarında. Birbirlerine yardım ederek geçinip gidiyorlar. Laf lafı açtı. Bulgur imecesinden söz açıldı.

‘İmecede kızlar oğlanları, siniye koyarlardı. Sini demek, oğlana yakıştırılmış türkü olup arkasından da sevdiği kızın adı gelirdi. 1946 yılının güz günüydü. Bulgur imecesi sırası bizdeydi. İçim içime sığmıyordu. Çünkü beni de siniye koyacaklardı. Çok heyecanlıydım. Benim de bir sevdiğim vardı. Adı Behiye idi. Behiye, anlı şanlı, çok güzel bir kızdı.

O akşam kapıya durdum. Elimde elma dolu bir sepet vardı. O zamanlar elma çok kıymetliydi ve çok az bulunurdu. Kızlar imece için bizim evin önünde toplandılar. İçeri girmeye başladıklarında ellerine birer elma veriyordum. Elmayı alan içeri giriyordu. Sıra Behiye’ye geldiğinde, ona iki elma verdim. Elmanın biri o, biri de ben diye düşündüm. O da aynı şeyi düşünmüştür herhalde. Sevgimden haberliydi. Ama o sıralar başka bir köyden dünür geliyorlardı. Uzatmayalım, kısmet olmadı. Başkasına gitti, ama içimde kaldı. Şimdiye dek türküleri sakladım. Al, seç içinden.’ diyerek önüme defteri koydu.

Bakkala gelen çocuklar merdiven başında bekleşiyorlardı. Onları içeri aldıktan sonra şiirlerden bazılarını seçtik. İşte Halim Karatekin’in 1946 yazımı şiirlerinden bazı dörtlükler:

     Hak yaratmış hiç bulunmaz benzeri 
     Gözler kara kirpikleri sürmeli
     Koymuşum yoluna ben tatlı canı
     Görür müyüm alır mıyım kız seni

     Sabahleyin bir Huri’ye benzersin
     Keklik gibi saçın salar gezersin
     Şu günlerde güzellerden güzelsin
     Nasip olur sarar mıyım kız seni

     Ak kolların görünüyor kar gibi
     Ben seni bilirim bana yar gibi
     Öyle bir sevdadır ki görünmez dibi
     Bir görüşte vurup geçtin sen beni

     Akşam yakın kederlerim basıyor
     Gönül senin hayalinle yaşıyor
     Kuşlar gibi daldan dala koşuyor
     Hak yazar da koklar mıyım kız seni

     Hani güzel senin ile kavlimiz 
     Saklı durur o verdiğin aynamız
     Saya saya bitmez oldu günümüz
     Dünya bana zindan oldu nideyim

     Demiştin bir gün senin olurum
     Nerde olsa seni arar bulurum
     Başım duvaklı gelin olurum
     Geçti günler hayal oldu hepsi

     Neden böyle oldu bizim işimiz
     Bahar geldi, yaklaşıyor kışımız
     Beyaz iken kara oldu içimiz
     Geçti günler hayal oldu hepsi

     Bahar yağmurları gibi güzel kokusu
     Ne kadar tatlıdır hele bakışı
     Şimşekler gibidir vurup geçişi
     Kaybettim o güzeli bulamam

Halim Amca bir de kendi için bir dörtlük söyledi. Onu da aktarmadan edemeyeceğim:

    Dışarı bulanık yağsın yağmurlar
    Yüce Hakkım bize versin ömürler
    Tarlalar doldu, bakın rahmetler

    Yürüyom da varamıyom durağa. 


Hüseyin Seyfi’nin notu: Kızılırmak gazetesinde yayınlanması için, 1946’da yazdığı bu dörtlükleri benimle paylaşan ve ta o zamandan beri sakladığı defteri bana açan sayın Halim Karatekin’e teşekkürlerimi iletirim.

Bu gibi hikayeleştirdiğim öyküler tamamen kültürel amaçlı olup köşede köprüde kalmış değerleri gün yüzüne çıkarmaktır. Hüseyin Seyfi.


 


Yorumlar - Yorum Yaz
Bilinçsiz Geleceğimiz


Yuval Noah Harari
Bilinçsiz Geleceğimiz
Our-Nonconscious-Future

Önümüzdeki bir iki yüzyıl içinde, biz insanlar kendimizi tanrılara dönüştürüp yaşamın evriminin en temel prensiplerini değiştireceğiz. Geleneksel mitolojiler Tanrıları, yaşamı kendi isteklerine göre tasarlayıp yaratabilen güçlü varlıklar olarak tasvir ediyordu. Biz insanlar ise, önümüzdeki en geç iki yüzyıl içinde muhtemelen çeşitli yaşam formlarını kendi isteklerimize göre nasıl tasarlayıp üreteceğimizi öğreneceğiz. Yeni tür organik varlıklar yaratmak için biyomühendisliği kullanacağız; doğrudan beyin-bilgisayar arayüzlerini kullanarak cyborglar (Cybernetic Organism: organik ve inorganik parçaları birleştiren varlıklar) yaratacağız; ve makine öğrenimi ve yapay zekâ alanındaki gelişmeler, tamamen inorganik varlıkların yaratılmasını bile harekete geçirmemize olanak tanıyabilecek. Geleceğin ekonomisinin ana ürünleri yiyecek, tekstil ve araçlar değil, bedenler, beyinler ve zihinler olacak.

Biyolojideki en büyük devrimin eşiğindeyiz. Homo Sapiens (insanın biyolojik adı)'in sonuna hazır olun.

Biyolojik neokorteksimizi (neokorteks: Memeli beyninin bir parçası) buluttaki sentetik bir neokortekse bağlayacağız. Bu, kılcal damarlar yoluyla beyne giren ve neokorteks modüllerimizle bulut arasında, tıpkı bugün akıllı telefonunuzun bulutla kablosuz iletişim kurması gibi kablosuz iletişim sağlayan tıbbi nano-robotlar (nano robot: tıbbi teşhis ve tedavi için üretilmiş robotlar) kullanılarak gerçekleştirilecek. Tıpkı bugün akıllı telefonunuzun buluttaki birçok bilgisayara bağlanarak yeteneklerini artırdığı gibi, biz de neokorteksimiz için aynı şeyi yapacağız.

Bu, 2030'lar ve 2040'lar senaryosu. O zaman düşüncemiz, buluttaki biyolojik ve biyolojik olmayan düşüncenin bir karışımı haline gelecek. Sonuç olarak, daha akıllı, daha müzikal, daha komik olacağız. Ancak buluta doğru ilerledikçe ve bulut daha güçlü hale geldikçe düşüncemiz giderek daha fazla biyolojik olmayan hale gelecek.

Yuval Noah Harari l Yuval Noah Harari l Bilinçsiz Geleceğimiz

Bu sütünlara aktarılan bilgiler kısmen Encyclopædia Britannica kaynaklıdır!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası