Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam148
Toplam Ziyaret796255
Şiir Tanıtım Köşesi


YUNUS GİBİ
Ataol Behramoğlu

Kıran vurdu memleketi
Zalimler hakan olmuştur
Yedikleri yoksul eti
İçtikleri kan olmuştur.

Kula kulluk etmeyenin
Vicdanını satmayanın
Haram lokma yutmayanın
Mekânı zindan olmuştur.

Yalan dolan yazıp çizen
Kudretliye övgü düzen
Dün dinsizim diye gezen
Bugün Müslüman olmuştur.

Emeksiz zengin olanın
Kitapsız bilgin olanın
Sermayesi din olanın
Rehberi şeytan olmuştur.

Haramisi, soyguncusu
Uğursuzu, vurguncusu
Cellat ruhlusu, soysuzu
Bakan, sadrazam olmuştur.

Korkan varsa konuşmaya
Anlam yükleyip susmaya
Gerek kalmadı korkmaya
Çünkü korkulan olmuştur.

Sesime kulak ver gülüm
Tutsaklığa yeğdir ölüm
Nerde varsa böyle zulüm
Çaresi isyan olmuştur.

Ataol Behramoğlu l

Sivil Darbe

ISBN: 9789944612630

Şiirlerle Şenlendik - 39. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 39. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizisinin 39. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

11 Aralık 2015, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 39 - Sessizlik - II

Sessizlik huzur verir bazen, gerektiğinde.Kendisiyle veya doğayla başbaşa kalarak, farkına varır ayrıntıların insanoğlu. Görür, duyar, hisseder, düşünür...

Ses ve oluşturduğu dil on binlerce yıl süren bir süreçte oluşmuştur ve oluşum sonsuza dek devam edecektir. Her nesneyi göremediğimiz gibi, her sesi de duyamayız doğal olarak.

Hayat, canlıların birbirleriyle ve doğayla olan ilişkilerinin bütünüdür. Her canlı, yaşamını sürdürebilmek için diğer canlılara ve doğaya ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç nedeniyle oluşan ortak olgu; beraberinde aidiyeti ve kimlikleri oluşturur: Köşektaş'ta doğanlar, Beşiktaş taraftarları, öğretmenler, işçiler, Arnavutlar, demokratlar...

Birey ve oluşturduğu organizasyonlar, kendilerini ifade etmek isterler: Varoluşlarını, sorunlarını, başarılarını... İstedikleri yerlerde, istedikleri zamanlarda. Toplumların arzu ve istekleri, zaman zaman; korkuyla, şiddetle, susturularak baskılanır. Bizler,1970'li ve 80'li yıllar boyunca; sokağa çıkma yasaklarıyla, sıkıyönetimlerle, olağanüstü hallerle susturulduk. Karanlıklar yuttu ideallerimizi.

Nâzım'ın aşağıdaki şiiri, 18 Eylül 1929 tarihinde "Resimli Ay" dergisinde "İsimsiz Adam" imzasıyla yayınlanmış ve bu şiir nedeniyle derginin yazı işleri müdürü yargılanarak, 10 gün hapis, 10 Lira para cezası almış; ceza ertelenmiştir.

SESİNİ KAYBEDEN ŞEHİR

Adedi devir
sıfır.
Şehir
sustu.
Kenetlendi nokta nokta şehrinin
asfalt-beton çenesi:
bin dokuz yüz nokta nokta senesi
nokta nokta
ayında…
Cadde boş.
bir uçtan bir uca koş.
Cadde boş
bomboş
cebim gibi…
Kesildi akmıyor su…
Ne bir motor uğultusu
ne dönen bir tekerlek var.
Rüzgar:
sürüklüyor asfaltta Mister Ford’un adını:
duvardan kopan renkli bir ilan kaadını
kaldırımda savuruyor..

Üç adam.
Üç adam duruyor:
Birincinin kolunda kırık bir
keman var,
ikincinin başında silindir
sırtında frak,
üçüncü kıllı bir maymun gibi çıplak..
Sokak.
Sokakta ıslık çalarak
enseni kaşıya kaşıya
geç karşıdan karşıya.
Yok ezilmek korkusu..
Ne bir motor uğultusu
ne dönen bir tekerlek var..
Rüzgar:
çatıyor gitgide kara kaşlarını.
Kesmiş düdük sesleri köşe başlarını.
Üç adam…
Üç adam duruyor
ve bir sarhoş türküsünü söyliyerek
topuklarını yere vuruyor..
Caddenin ortasında bağırıp durmayın,
topuklarınızı yere vurmayın,
NAFİLE
asfaltı getiremezsiniz dile! !
NAFİLE
konuşmaz sesini kaybeden şehir
okşamazsa eğer
ONLARIN
ceplerinde kilitlenen elleri
bakır telleri..
Üç adam:
Üç adam duruyor:
Birincinin kolunda kırık bir
keman var,
ikincinin başında silindir
sırtında frak,
üçüncü kıllı bir maymun gibi çıplak..
Üç adam
kayboluyor karanlıkta sallanarak..


Kitap Tanıtım Köşesi


UYGARLIK TARİHİ

Server Tanilli

Türkiye’de ortaöğretimin, özellikle de liselerin, 1950’lerle beraber gelip girdiği ve bugün de süren bir çıkmazı şudur: Tarih, felsefe, sosyoloji, edebiyat ve sanat gibi kültürün temel konularında, gençlere -hemen hemen- hiçbir şey verilmiyor; öğrencilerin kafalarına yalan yanlış, abuk subuk, ipe sapa gelmez birtakım şeyler tıkıştırılıyor.

Egemen sınıfların bir oyunudur bu!

Amaç da ne yapıp edip gençlerin uyanmasını engellemektir.

İşler öylesine tezgahlanıyor ki, daha liseden başlayarak gençlerin gözlerinin önüne bir “duman perdesi” çekiliyor; içinde yaşadıkları çağa ve topluma yabancılaştırılıyor.

Liselerden üniversite ya da yüksekokullara bu durumda gelen öğrencilerle bir “kültürel diyalog” kurabiliyor ve bir “kör dövüşü” dür gidiyor. Bu kitap, işte bu oyunu bozmak için yazıldı. Söyleyeceklerini de, bir “uygarlık tarihi” nin zemininde ve “çağdaş tarih” in çerçevesi içinde söylüyor.

Tek kelimeyle çağını tanıtarak.

Kültür; çağını tanıtıp bilinçlendirmiyorsa, laf yığınıdır.

Başta gençlere seslense de, temel kültüre meraklı herkesin öğreneceği çok şey var bu kitaptan. Okuyun göreceksiniz…


ISBN 6054183623