Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam146
Toplam Ziyaret802833
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçıoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980 yılında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu ediniyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir maden işletmesinde çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hacer ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocuklarının eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır, zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde kumar oynayarak geçirir. Hacer, hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır. Hacer ayrıca, çevresinin de etkisiyle, fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Şiirlerle Şenlendik - 15. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 15. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 15. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

20 Şubat 2015, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 15 - Bu Menkûre Oldukça

1964 yılında, sınavla girmiştik Kayseri Lisesine. Kırsal kesimden gelenlerle oluşan öğrenci sayısındaki büyük artış ve 161.000 nüfuslu bir ilin tek lisesi olması nedeniyle, yetersiz kalmıştı dersliklerin sayısı.

 

 

Ünlü şair Faruk Nafiz Çamlıbel, 2 yıl kadar edebiyat öğretmenliği yapmıştı Kayseri Lisesinde. Lise son sınıf öğrencileri, 1921 yılında Sakarya Savaşına katılmış ve hepsi de şehit olduğu için, 1921 yılında mezun verememişti Lise. Bu durum nedeniyle duygulanmış ve “Kayseri Lisesi Marşı’nın sözlerini yazmıştı.

   KAYSERİ LİSESİ MARŞI

   Kayseri Lisesi'nin Nura koşan gençleri
   Güzel Anadolu’ya güneşler taşıyacak,
   Bu mefkûre oldukça azmimizin rehberi
   Cehalet boğulacak ilmi-i fen yaşayacak.

Her pazartesi okul açılmadan önce ve her cumartesi öğleyin okul kapandığında; önce okul marşımızı sonra da İstiklâl Marşını okurduk… İşin ilginci, coğrafya öğretmenimizin adı da "Mefkûre" idi. Disiplinli, notları kıt bir öğretmendi Mefkûre Hanım. Bu nedenledir ki yukarıdaki marşın sözlerini:

   Kayseri Lisesi'nin Nura koşan gençleri
   Güzel Anadolu’ya güneşler taşıyacak,
   Bu Mefkûre oldukça coğrafyadan herbiri
   Sıfırları alarak, sınıflarda kalacak.

şeklinde okurduk.

İlk ezberlediğimiz ve keyifle okuduğumuz şiirlerden biri de Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Han Duvarları” adlı şiiri idi. Kitaplarımızda olmasa da Anadolu'nun çeşitli yörelerindeki yaşam şekillerini, yaşanan olayları ve halkın sorunlarını; Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Talip Apaydın... gibi yazarlarımızın kitaplarından öğreniyorduk. Bir yaşantının şiir olarak da anlatılabileceğini "Han Duvarları" şiirinden öğrenmiştim. Anadolu'da yapılan bir gezinti ve yaşanan olaylar şiirsel bir coşkuyla anlatılıyordu. (Şiirin çok küçük iki parçası aşağıya alınabilmiştir.)

   HAN DUVARLARI

   Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
   Bir dakika araba yerinde durakladı.
   Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,    
   Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...    

   Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,    
   Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.    
   Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
   Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!

   "Garibim namıma Kerem diyorlar    
   Aslı'mı el almış haram diyorlar,    
   Hastayım derdime verem diyorlar    
   Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"
   Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
   Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
   Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
   Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı! 



Yorumlar - Yorum Yaz
Kitap Tanıtım Köşesi


İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği
Merdan Yanardağ

Türkiye’nin önde gelen nitelikli gazetecilerinden Merdan Yanardağ yine şaşırtıcı bir yapıtla karşımızda. Gazeteciliğinin yanı sıra akademik çalışmaları, siyasal ve entelektüel kimliğiyle de tanıdığımız Yanardağ, mesleği nedeniyle olsa gerek, ağır kitapları bile temposu yüksek ve akıcı bir dille kaleme alıyor. Ufuk açıcı eserler üretiyor. Elinizdeki kitap bunun en iyi örneklerinden biri.
 
Siyaset bilimi ve sosyoloji doktoru da olan Yanardağ’ın, gazetecilik deneyiminden süzüp getirdiği ve akademik çalışmaları sırasında kaleme aldığı –ilk kez yayımlanan metinlerden oluşan– İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği kitabı, entelektüel ve bilimsel derinliğiyle “parlak bir eser” diye nitelendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
 
Yanardağ bu çalışmasında, Türkiye solundaki “Türk olmaktan utanma” kompleksinden İran Devrimi’nden çıkarılacak derslere, sosyalist hareket ile Kemalizm ilişkisinden aydınlanma ve modernite tartışmalarına, Oryantalizmin güncelliğinden “aydın” kavramı bağlamında Mannheim ve Gramsci’ye, Althusser’in Marksizme bakışından Foucault’ya, iktidar-rıza denkleminden Gadamer ve Derrida’ya, Türkiye’de cumhuriyetçi solun kimlik sorunundan Antonio Negri’nin teoriyi yeniden kurma girişimine kadar uzanan geniş bir alanda inceleme ve çözümlemeler yapıyor.
 
Kitap, bilgilendirici özelliğinin yanında, entelektüel ve siyasal ortamda yaşanan liberal ve postmodern zihin kirliliğine karşı teorik bir müdahale eseri olarak da okunabilir.
Hem bu kadar ünlü, hatta “popüler” bir gazeteci olup hem de böyle bir kitap yazmak herkesin harcı değil. Okuyacak ve şaşıracaksınız.

İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği

Merdan Yanardağ

ISBN: 9786254184611