Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam223
Toplam Ziyaret803754
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçıoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980 yılında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu ediniyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir metal işletmesinde çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hacer ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocuklarının eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır, zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde kumar oynayarak geçirir. Hacer, hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır. Hacer ayrıca, çevresinin de etkisiyle, fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Şiirlerle Şenlendik - 3. Bölüm

ŞİİRLERLE ŞENLENDİK - 3. BÖLÜM

"Şiirlerle Şenlendik" adlı yazı dizimizin 3. bölümünü
siz ziyaretçilerimize sunmanın kıvancını yaşıyoruz!
kosektas.net!

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

 17 Ekim 2014, Cuma

Şiirlerle Şenlendik, 3.Hamam pazarı ve Menderes

Türk Dil Kurumu destanı, “Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri,” olarak tanımlıyor.

İletişimin yeterli olmadığı 50'li yıllarda halk ozanları, insanları etkileyen olaylar hakkında yazdıkları şiirleri samanlı kâğıtlara bastırır, köy, köy dolaşarak yanık sesleriyle hem okur hem de satarlardı. Okunana destan, okuyana da destancı denirdi.

Kozaklı ilçesinin 50, 60 yıl önceki adı, yöresel dilde Hamam Pazarı idi. Hasat bittikten sonra, yani sonbaharda, bütün bir üretim yılının yorgunluğunu atmak için herkes akın ederdi Kozaklıya. Tam bir curcuna…

İlk hatırlayabildiğim şiir, Hamam Pazarıyla ilgili: Kozaklı yolunda ölümlü bir trafik kazası için yakılmış bir ağıt. 8-10 kıtası olan şiirin ne yazık ki sadece 2 mısraını anımsayabiliyorum.

Hamam Pazarından ettik hareket,
Tükenmiş ömrümüz yoktur bereket.

Acı ve ölüm karşısında yaşanan çaresizlik...

17 Şubat 1959'da Adnan Menderes’i Londra’ya götüren uçak Londra yakınlarında düşmüş, kazada 14 kişi ölmüştü.

Olayın etkisiyle, duygularını kâğıda döken bir halk ozanının köyümüze gelerek okuduğu destanı, şu an gibi anımsıyorum. Ve yine maalesef aklımda sadece iki kıtası kalmış.

Ankara şirin merkez
Güzelleştir Menderes,
Kurban kestiler herkes
Yaşa yavuz Menderes.

Yandı pilot kül oldu
Tarihlere ün oldu,
Türk’e büyük şan oldu
Yaşa yavuz Menderes.

İktidarları halkın seçtikleri oluşturur, erk onlardadır. Şiir, hem elim bir trafik kazasını duyurmakta, hem de Menderese övgüler yağdırmaktaydı.

Yılda birkaç kez gazetede gelirdi evimize: Hürriyet, Ulus, Son Havadis. Ulus Cumhuriyet Halk Partisi taraftarı, Son Havadis ise Demokrat Parti taraftarı gazetelerdi. 1957 yılında yapılan genel seçimlerde; oyların %48'ini alan Demokrat Parti 424 milletvekili, oyların %41'ini alan CHP ise 178 milletvekili çıkarmıştı. (Kazanılan milletvekili sayısındaki adaletsizlik, seçim sisteminin çoğunluk sistemi olmasından kaynaklanmaktadır.) 1950'lerin son yıllarında, evimizde, Akbaba adlı bir derginin varlığını hatırlıyorum. Akbaba, ulusal düzeyde yayınlanan bir dergiydi ve yazılı basında ilk şiiri bu dergide okumuştum. (aklımda sadece bir dörtlüğü ve nakaratı kalmış!)

ZIMBA

Allah diye kalkınca
Seçim oldu hakkınca,
Paşa kızmış, köpürmüş
Bozmak ister aklınca.

Zımba, zımba, zımba.
Boş yere vur bir zımba.

Eskiden de ağıt yakılırmış ölen insanların ardından; tıpkı şimdilerde olduğu gibi. 8-10 köyün bir ağıtçısı olurmuş ve köylerden birinde bir insan vefat ettiğinde, bu ağıtçı çağrılarak ağıt yakması istenirmiş.

Ağıtçının bulunduğu köyle, komşu bir köy mera yüzünden kavgalıymış. Kavgalı olunan bu köyde bir ölüm olayı olmuş ve zorunlu olarak ağıtçıyı çağırmışlar. Düşünebiliyor musunuz, ağıtçı, kendi köyleriyle kavgalı olan başka bir köyün ölüsü için ağıt yakacak. Yaslı ve tarafsız olması beklenir doğal olarak. Ağıtçı, Dr. Ahmet Şükrü Esen’in aşağıdaki ünlü dörtlüğünü, değiştirerek sıkıştırıvermiş yaktığı ağıtların arasına. İşin ilginci, hiç kimse de fark etmemiş yakılan ağıtı. Herkes kaybettiğinin derdinde, yasını yaşıyor. Derler ya: “Ağrın nerendeyse canın da oradadır.” Ne kadar da doğru.

Ne deyim de ağlayayım
Ölü benim olmayınca;
Teker teker biter mi hiç
Kırkar kırkar ölmeyince. 

   


Yorumlar - Yorum Yaz
Şiir Tanıtım Köşesi

Şiirler, başarılı olduklarında,
baş döndürücü bir kısalıkta,
kayıt altına alınamayan,
sınır çizilemeyen, bitmek
bilmeyen hikayeler anlatırlar. 

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Salkım söğütler
altında koyulaşırdı sohbetler.
Politika, gaile, din; vergi, savaş, kıtlık;
gurbet, sıla, yoksulluk
ve bir de askerlik anıları
süslerdi anlatılanları.
Gocunulmazdı,
açıktı eleştiri
ve kahpe feleğe intizar vardı içinde.

Suspus olunur
çıt çıkmazdı ajans vakti.
Tefe koyulur,
safça
ve insafsızca
suçlanırdı halktan olmayan parti:
Oy vermiş,
alay edilen
birkaç tövbekâr vardı içinde.

Cepte taşınırdı kanıtlar:
Hayat Mecmuası, Akbaba;
Ferhat’tan Şirine,
Keremden Aslıya
yakılan ağıtlar
okunurdu defalarca.
Sevdiğine kavuşamayan yâr vardı içinde.

İşin en kötüsü,
pelesenk olmuştu dillerde
kalkınmasın köylü diye
kapatılan Hasanoğlan Köy Enstitüsü.
Seferberlik, jandarma,
halkın belini büken
bir de tahsildar vardı içinde.

Bazen berrak bazen çamurlu
çağıldardı dereden akan sular.
Ağzından bal damlayan
Ali Emmiler, Hasan Ağalar;
Çanakkale Gazisi
birisi topal,
nur yüzlü dört ihtiyar vardı içinde.

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

Bilgi: İlk kez 29/11/2014 tarihinde yayınlanmış bir şiirdir!