Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam251
Toplam Ziyaret806753
Şair Nedim Uçar

Şair Nedim Uçar
5 Ocak 1945 - 26 Kasım 2018

Doğanın görkemliliğini yakalamış, anayurdunu karış karış dolaşmış, anadilinin doğurganlığının farkına varabilmiş, az şair vardır, işte onlardan biri Nedim Uçar’dır.

Şair Nedim Uçar'ın şiirleri, nadir görülen bir berraklıkta parlar; sade ve yalın, kısa ve açık dizeler, duygusal derinlik ve içgörü içerir. 

Şair Nedim Uçar’ın şiirleri okuyanları, karlı dağlara, sığ ormanlara, sarp yollara, alçak ovalara, coşkun ırmaklara, buz mavisi sabahlara, gül kurusu akşamlara, menekşe moru gecelere, göz kırpan yıldızlara, dik ve derin kanyonlara, sığ vadilere, engin denizlere, hırçın şelalelere, yüksek tepelere, davet eder.

Şair Nedim Uçar, günlük rutinleri derin düşüncelere dönüştürme konusunda son derece mahirdi. Bu maharetiyle bize, şiirin görkemliliğe ihtiyaç duymadığını; en karamsar günlerden, en mütevazı ortamlardan, en sessiz anlardan ve hayatın en bilindik kavşaklarından şiir doğabileceğini gösterdi.

Şair Nedim Uçar’ın şiirlerini okumak, doğanın gerçeği fısıldadığı, inzivanın bilgeliği tetiklediği bir dünyaya adım atmaktır. Nedim Uçar’ın her şiir kitabı şiirseverler için bir hazinedir. O kitaplardaki şiirler okuyanları, zengin imgeler ve kafiyeli sözler eşliğinde, doğal, ulusal ve evrensel değerlere ulaştırırlar!

Şair Nedim Uçar’ın Şiir Kitapları

  • Öksüz
  • Yağmurla Geliyorum
  • Gül Kurusu Akşamlar
  • Göz Kırpan Yıldızlar
  • Yıldızlar Düşer Avuçlarıma
  • Gün Işığında Zaman
  • Dünya Bir Dostluk Bahçesi
  • Titreyen Sular
  • Yıldızlar Ellerimde Ufalır
  • Yeşil Vadiler
  • Gönlümün Irmakları
  • Buz Mavisi Sabahlar
  • Dizelerle Nasrettin Hoca
  • Sılaya Özlem
  • Yolda Geçen Bir Ömür

Şair Nedim Uçar’ın kimi şiir kitabı kütüphanemizde mevcuttur, isteyenlere ücretsiz ulaştırılır.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Körçeşmenin Suyu

KÖRÇEŞMENİN SUYU

 
Celalettin Ölgün öğretmenimizin yıllar önce yazıya yansıtmış olduğu ve ilk kez
2004 yılının Ekim ayında bu sütünlarda yayınladığımız "Körçeşmenin
Suyu" adlı öykü. Celal öğretmenimize bu güzel yazısı
için gönülden teşekkür ederiz!
kosektas.net

Celalettin Ölgün

Asıl adı Yusuf’tu. Dedesi Yusuf’un adı konduğu için “Dede” adıyla bilinir anılırdı. Hatta dedesi, kendi adı konduğu için, “Benim ölmemi istiyorlar, onun için adımı koydular.” diye küsüp üç gün yemek, ekmek yememiş diye anlatılır.

Havuzun Dede, 1977 - 1983 yılları arasında köyde muhtarlık yaptı. 12 Eylül askeri hareketi fırtınasından köyümüzün, köylümüzün zarar görmeden çıkması için çok özveri ve çaba harcadı.

Muhtarlık yıllarında; Nevşehir’den DSİ, Köy Hizmetleri ya da başka bir kurumdan köye teknik bir ekip gelmiş. Gerekli incelemelerden sonra Muhtarın evine gitmişler. Dede, eşi Latife hanım, konukları gerektiği gibi ağırlamışlar.

Neden sonra teknik ekipten birisi; “Köyünüz bayağı büyük. Neden Belediyelik olmuyorsunuz?” diye bir soru yöneltmiş.

Dede; “Belediyelik olacağız ama Belediye başkanı olacak adam bulamıyoruz.”

Soruyu yönelten kişi; “Nasıl olur? Köyünüzde insanlar çok aydın. Bunca okumuş yazmış insan var.” demesi üzerine Dede, taşı gediğine koyma sırasının geldiğini anlamış:
“Şu aşağıda, buraya yakın bir çeşme var. Körçeşme derler. Oradan su içen serserileşiyor, manyaklaşıyor. Köyde de herkes oradan su içmiştir, hâlâ da içiyor, onun için Başkan bulunamıyor.”

Konuklar çeşmenin nerede olduğunu sorduktan sonra birbirlerine bakıp gülümsemişler. Dede’ye göre; artık onlar da onmaz.

***

1977-1980 döneminin siyasi ortamında, her değişmesinde iktidar yandaşı olan çok sayıda lise bitirmişlerin kimisi iki yıl, kimisi altı ay, kimisi kırk beş gün okuyarak, okuyor görünerek, öğretmen oldular. Bu hızlı öğretmen olma olayı o günlerin konuşulan en önemli konusuydu.

Olaylara gülünecek yanından yaklaşarak, dalga geçip, eğlenmek Köşektaşlının yapısında var.

Dede’nin; “Başımın belası” diyerek şapkasını alıp alıp yere vurması o anda orada bulunan herkesin dikkatini çeker, acaba bunun altından ne çıkacak diye merakla beklemeye başlarlar. Anlattığına göre; o gün Kırşehir’e gitmiş. Eğitim Enstitüsünün önünden geçerken öğrenciler önüne geçip “Gel seni de okula yazdıralım, bu fırsattan sen de yararlan!” diye çekiştirerek okula sokmaya çalışmışlar. Bu arada şapkası düşmüş, kırlaşmış saçları ortaya çıkmış. Şapkalı, hele saçları beyazlamasaymış, o da öğretmenmiş.

Ona göre; okulun önünden her geçen öğretmen olmuyor mu?

Dede: Yusuf Seyfi.
Onmaz: İyileşme ihtimali bulunmayan.
________________________________________
Ekleme Tarihi: 2012-01-18, 17:56:36

Şiir Tanıtım Köşesi

Şiirler, başarılı olduklarında,
baş döndürücü bir kısalıkta,
kayıt altına alınamayan,
sınır çizilemeyen, bitmek
bilmeyen hikayeler anlatırlar. 

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Salkım söğütler
altında koyulaşırdı sohbetler.
Politika, gaile, din; vergi, savaş, kıtlık;
gurbet, sıla, yoksulluk
ve bir de askerlik anıları
süslerdi anlatılanları.
Gocunulmazdı,
açıktı eleştiri
ve kahpe feleğe intizar vardı içinde.

Suspus olunur
çıt çıkmazdı ajans vakti.
Tefe koyulur,
safça
ve insafsızca
suçlanırdı halktan olmayan parti:
Oy vermiş,
alay edilen
birkaç tövbekâr vardı içinde.

Cepte taşınırdı kanıtlar:
Hayat Mecmuası, Akbaba;
Ferhat’tan Şirine,
Keremden Aslıya
yakılan ağıtlar
okunurdu defalarca.
Sevdiğine kavuşamayan yâr vardı içinde.

İşin en kötüsü,
pelesenk olmuştu dillerde
kalkınmasın köylü diye
kapatılan Hasanoğlan Köy Enstitüsü.
Seferberlik, jandarma,
halkın belini büken
bir de tahsildar vardı içinde.

Bazen berrak bazen çamurlu
çağıldardı dereden akan sular.
Ağzından bal damlayan
Ali Emmiler, Hasan Ağalar;
Çanakkale Gazisi
birisi topal,
nur yüzlü dört ihtiyar vardı içinde.

Şair Dr. Salim ÇELEBİ

Bilgi: İlk kez 29/11/2014 tarihinde yayınlanmış bir şiirdir!