Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam363
Toplam Ziyaret810525
İskenderiyeli Hypatia

 Aydınlıkla Karanlık Arasında

Agora, bilim ve felsefenin dünyayı ne denli ileriye taşıdığını, dinin, din çatışmalarının dünyayı ne denli geriye, karanlığa götürdüğünü kanıtlıyor.

Agora

M.S. 4. yüzyılda ölüm, korku, yıkım, din çatışmalarının dorukta olduğu bir zamanda bilim ve felsefeyle uğraşan fizikçi Hypatia’nın savaşımı etkileyici bir anlatımla karşımızda. 

Alejandro Amenábar’la Mateo Gil’in özgün senaryosundan yola çıkılan tarihi dram, M.S. 391’de Roma İmparatorluğu çökerken Mısır eyaletindeki İskenderiye Feneri ve dünyanın en büyük kitaplığı İskenderiye Kitaplığı parlak dönemini yaşıyordu. Kitaplık hem kültürü hem de dini simgeliyordu.

Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olan İskenderiye’de İskenderiye Müzesi’nin yöneticisi Theon’un kızı filozof, astronom, fizikçi Hypatia öğrencilerine Platon’un öğretilerini aktarır. İmparatorluk ikiye bölününce Parabolani keşişleri Hristiyanların ahlak polisi  olurlar. Dini ve sosyal kargaşa gittikçe yoğunlaşmaya başlar, Hypatia Antik Dünya’nın  bilgeliğini korumak amacıyla büyük savaşım verir.

Hristiyanlar Yahudi mahallesini basarlar, Yahudiler İskenderiye’den sürülürler. Felsefeye ve bilime inandığını açıklayan Hypatia dinsizlik, büyücülük ve cadılıkla suçlanır. Sürgünlerin, din çatışmalarının, önyargının sürdüğü bir dönemde felsefeye ve bilime inanan yürekli bir bilim kadınının çarpıcı öyküsü günümüz gerçekleriylede birebir örtüşüyor.

İskenderiye kentini yeniden yaratırken yönetmen Amenabar, On Emir (1956),  Ben-Hur (1959), Firavun (1966) filmlerinden yararlanmış. Yedi Goya ödüllü, 2009 Cannes  Film Festivali’nin açılış filmi bilim ve felsefenin dünyayı ne denli ileriye taşıdığını, dinin, din çatışmalarının dünyayı ne denli geriye, karanlığa götürdüğünü kanıtlıyor.

Agora

Yönetmen: Alejandro Amenábar

Oyuncular: Rachel Weisz, Max Minghella, Oscar Isaac, Michael Lonsdale, Rupert Evans, Ashraf Barhom, Sami Samir/ 121 dakika, As Sanat.

İsteyenler buraya tıklayarak Agora filmini izleyebilirler.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası


Güncel Kalabilmenin Sırları

www.kosektas.net

Köşektaş Manzarası - 1980 - Tuval üzerine yağlıboya - 60 x 45.
Sizin hiç Köşektaş'la sevişirken çocuğunuz oldu mu?
Köşektaşlı resim sanatçısı Adnan Yalım'ın, 1980 yılının Temmuz
ortası ile Ağustos ortasını oluşturan zaman diliminde, bir
ay süren bir uğraşı sonrası, tuval üzerine yansıtmış
olduğu bir Köşektaş manzarası.
kosektas.net

KÖŞEKTAŞLI RESİM SANATÇILARININ TABLOLARI


     

Köşektaşlı resim sanatçılarının tabloları; kim ne kadarını görebiliyorsa
ona o kadar görünen hayali bir dünya!
kosektas.net

INTERNET ORTAMINDA GÜNCEL KALABİLMENİN SIRLARI

O kadarını bizim Zafer de yapar!
Dişlininoğlu

19.12.2014, Cuma

Internet ortamında güncel kalabilmenin bir başka sırrı da, azimli ve kararlı olmanın yanında, ürettikleriyle değer yaratmış insanlarla iletişim kurabilme yetisinde yatıyor. Yoksa, "Bizim de bir sitemiz olsun!" hevesiyle site inşa edenlerin çoğu, iyi kötü bir şeyler bulup, birkaç güncelleme yaptıktan sonra, bu işi, ya "kaynak bulamadıklarından" ya da "zahmetli ve sıkıcı gördüklerinden", ipin ucunu birden bırakıverirler. Böylece, başlangıçta büyük hayellerle inşa edilen sitelerin çoğu, varlıklarını sürdüremeyerek, kaybolup giderler...

Internet ağındaki yayın hayatına 2003 yılının Aralık ayının son gününde birkaç sayfalık bir site olarak başlayan Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası kosektas.net, ta o günden beri, düzenli olarak güncellenen bir sayfadır! Bilgisunum sayfamız kosektas.net, yayın hayatına atıldığı ilk güncellemeden bu yana, Köşektaş insanının geçmişe yönelik yaşam kültürünü manşetleştirmenin yanısıra, kültür ve sanat boyutlarına da önemli ölçüde yer vermiştir! Bu bağlamda bilgisunum sayfamız kosektas.net, gerek hedef kitlesini, gerekse kaynağını salt kendi çapında kültürel çalışma yapanlarla sınırlı tutmamış, köyümüz şairleri, resim ve ses sanatçıları, fotograf tutkunları ve öğretmenleriyle de iletişime geçerek, site içeriğinin çok yönlü ve çok renkli olmasına zemin hazırlamıştır!

Düzenli olarak gerçekleştirilen güncellemelerle ziyaretçilere sunulan yazıların güncellik, düzgünlük, nesnellik, bilimsellik ve en önemlisi de doğruluk gibi ölçütlere göre seçilmiş olması, sitemizin güvenirliğini önemli ölçüde sağlamlaştırmıştır. Bu bağlamda, kimi art niyetliler tarafından uydurulan yalanlar, maskelenen gerçekler, sürdürülen karalama kampanyaları, henüz amaçlarına ulaşmadan, anında çürütülmüşlerdir!

Köşektaş albümü kosektas.net, son on dokuz yılda edindiği kendine özgü özelliklerini yitirmeden, içeridiği düzey ve kaliteden ödün vermeden, zamanın gerektirdiği koşullara göre, Internet ağındaki varlığını sürdürmeye devam edecek! Bu bir tecih ya da istek sorunu değil, bu, yıllar önce düşünülmüş ve düzene sokulmuş bir çalışma ahenğinin özdevinirliğidir!

Bizce merakın, bilginin ve paylaşımın sonu yok. kosektas.net’i yoktan biz varettik, biz büyüttük, biz yaşatacağız!

Döndükçe yaşanılası şu güzelim dünyaya bir kez daha gelecek olsak, Köşektaş sitesinin düzenlemesini yine biz yapmak, Köşektaşlı şairlerin ve sanatçıların yapıtlarını yine biz betimlemek isterdik! kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası  


Yorumlar - Yorum Yaz
Şiir Tanıtım Köşesi


Resim sanatçısı Özgür Yalım tarafından çizilmiş olan "Yaşamın Katli" isimli bu başyapıt resim severleri, insan doğasının karanlık yönleri üzerinde düşünmeye teşvik eder!
kosektas.net

Ateş ve Buz
Robert Frost

"Kimi der, dünya ateşle son bulacak
Kimi - buzdağına dönecek.
Arzuyu tattığım kadar,
Aklım ateşten yana olanlara kanar.
Ama iki kez son bulacaksa eğer,
Nefret hakkında yeterince bilgim var
Donarak batmak daha görkemli olacak,
Nefret ancak böyle son bulacak."

"Ateş ve Buz", XX. yüzyılın en ünlü Amerikan şairlerinden biri olan "Robert Frost"un bir şiiridir. 1920'de yayınlanan bu kısa ama etkileyici şiir arzu, nefret ve onlarla birlikte insanların yok oluş temalarını işliyor. "Robert Frost", son derece canlı ve özlü bir dil kullanarak dünyanın sonuna dair düşündürücü bir bakış açısı sunuyor.

Şiirin aslı dokuz dizeden oluşuyor, yani az kelimeyle çok şey söylüyor. İlk iki satırda "Robert Frost", "arzu" ve "nefret" kavramlarını dünyanın sonunun potansiyel nedenleri olarak düşünüyor. Ateşi, insanlığı yutabilecek tutkulu ve tüketen bir  istenç olan arzuyu temsil eden bir güç olarak sunuyor. Tersine, buzun insanlığı dondurup kontrol edebilecek soğuk ve yıkıcı bir duygu olan nefreti simgelediğini tasvir ediyor.

"Robert Frost", bu iki yıkıcı gücün potansiyel sonuçlarını tartışıyor. Ateşin yıkıcı gücünün hızlı ve hararetli bir yok oluşa yol açabileceğini, burada arzu yoğunluğunun teşvik görevi gördüğünü öne sürüyor. Öte yandan buzun kademeli ve amansız tahribatı, nefretin derin ve her şeyi tüketen doğasını temsil ediyor.

Son satırda "Robert Frost", gözlemlerini yansıtıyor ve hem ateşin hem de buzun dünyayı yok etme kapasitesine sahip olmasına rağmen, ateşle ilişkilendirilen arzunun daha tehlikeli olabileceğine ve muhtemelen yıkımın nedeni olabileceğine inandığını ifade ediyor.

Genel olarak, "Ateş ve Buz" insanlığın kendi kendini yok etme potansiyeline dair karanlık ve karamsar bir bakış açısı sergiliyor ve okuyucuları arzunun ve nefretin doğası ve bunların sonuçları hakkında düşünmeye bırakıyor.

"Ateş ve Buz" kısa ve açık bir dil kullanarak derin insani duyguları derinlemesine inceleyen, çok beğenilen bir şiir. "Robert Frost"un "arzu" ve "nefreti" temsil etmek için temel imgeleri ("ateş" ve "buz") kullanması şiire bir evrensellik duygusu getirerek okuyucuların kendi deneyimleriyle kişisel bağlantılar kurmasına olanak tanıyor.

Şiirin kısalığı da etkisini artırıyor. "Robert Frost", sadece dokuz satırda insanlığın potansiyel yıkımını özetliyor ve okuyucular üzerinde kalıcı bir izlenim bırakıyor. Şiirin özlü yapısı duygusal yoğunluğunu arttırıyor, çünkü her kelime anlam taşıyor ve genel temaya ve mesaja katkıda bulunuyor.

Üstelik ateş ve buzun yıkıcı güçleri arasındaki karşıtlık, okuyucuları arzu ve nefretle kendi deneyimleri üzerinde düşünmeye sevk ediyor. "Robert Frost"un bu duyguları keşfetmesi, kontrolsüz tutku ve kalıcı düşmanlığın tehlikelerine karşı bir uyarı görevi görüyor.

Dahası, "Robert Frost"un "Ama iki kez yok olacaksa eğer l Nefret hakkında yeterince bilgim var l Donarak batmak daha görkemli olacak l Nefret ancak böyle son bulacak" şeklindeki son cümlesinin muğlak doğası, daha derin bir yoruma davet ediyor. Bu, "Robert Frost"un hem arzunun hem de nefretin dünyayı yok etme potansiyeline sahip olduğunu düşündüğünü, ancak nefretin yıkıcı gücünü kabul edecek kadar iyi anladığını gösteriyor.

“Ateş ve Buz", az sözle çok şey anlatması, arzu ile nefretin derinlemesine araştırılması, okuyucuları insan doğasının karanlık yönleri üzerinde düşünmeye teşvik etmesi bakımından, güçlü ve düşündürücü bir şiir.

Kaynak: Literature English

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası