Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam41
Toplam Ziyaret816650
Mutlu Bir Yıl Dileriz

Sürekli anlaşmazlığın ve uyumsuzluğun nedenleri; kadınla erkek arasındaki dinsel ve yasal engeller ile toplumların arasındaki sınırlar ve kurallardır!

Adnan YALIM


Önümüzdeki yıl çocuklarınıza, bilgi yerine, özgün olanı; müziği, spor yapmayı, resim çizmeyi, kitap okumayı, yemek pişirmeyi, insanların birbirlerinden farklı olduklarını anlamalarını sağlamak için de, empatiyi öğretin!

Ayrıca; semboller ve ritüeller yerine,

Değerleri; dil ve sanat, hukuk ve tarih, sorumluluk ve sorgulama, çevre ve iklim bilincini...

♠ Yaşamayı; kimseden emir almadan ve kimseye emir vermeden yaşamayı...

Benlik edinmeyi; "kul benlik" değil, "özerk benlik" edinmeyi...

Düşünmeyi; kimseden emir almadan, bağımsız düşünmeyi...

İnanmayı; safsatalara değil, başarıya inanmayı...

Başkalarına değer vermeyi...

Ekip çalışmasının önemini... 

...öğretin çocuklarınıza!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Köy Çeşmeleri - Hüseyin Seyfi

  Göllüpınar - Özcan Antike tarafından çekilmiş bir fotograf.

Özcan Antike'nin objektifinden

Köşektaş Çeşmeleri

KÖY ÇEŞMELERİ

Kemerli Çeşme, 11. 07. 2006  Kemerli Çeşme, 29.04.2012 

Köşektaş'ın olmazsa olmazlarından olan, İbrahim ÖZSOY tarafından yaptırılan ve  pek çok Köşektaşlının anılarını süsleyen Kemerli Çeşmenin son durumu içler acısı. Karayolları Genel Müdürlüğünün yaptığı yol genişletme ve kavşak yapımı çalışmalarından dolayı Kemerli Çeşme yıkılmış durumda. Köylülerin yapacağı çalışma ile çeşmenin  mevcut yerinden 30-40 metre geriye çekilerek yeniden yapılacağı söylenmekte. Haber ve Fotograf: Özcan Antike, 29/04/2012.

HÜSEYİN SEYFİ

28 Nisan 2012

Su bir yaşam, yani ihtiyaç, gündelik, bazen de anlık, hava gibi. Çeşmeler de öyle.

Bir dağ eteğinde veya yamacındaki çeşmeye çobanlar gelir, su içer. Adı, “çoban çeşmesi” olur. Köyün içindeki çeşmeden köylüler içer, su taşır. Adı, “köy çeşmesi” dir. Hepsinin ortak özelliği güzellikleridir.

Nerede bir köy çeşmesi görsem, yapıldığı zaman gelir aklıma. Eğer çeşmenin yapılış tarihi üstünde varsa okurum o zamana gitmek için.

Eskiden, bazı çeşmelerin, oluklarının hemen üstünde, zincirle asılı, su içilecek tası bulunurdu. Tas, genelde bakırdan ve kalaylı olurdu. Yıllarca, zincirli tas, çeşme başında asılı durur da kimse söküp almaz veya zarar vermezdi.

Çeşmelerin, bir de yalaklı olanları vardır, oluklarının altında üç beş tane yalak arka arkaya dizilidir. Küçük havuzcuklar şeklindedir yalaklar ve içleri su doludur. Kulağınızda, akan çeşmenin şırıltısı, gözünüzde yalaklar üç beş söğüt ağacı, peyzaj çalışan ressamların konusu olmuştur çoğu kez.

Çeşme oluklarının da ayrı bir önemi vardır, kimi taştan, kimi çanaktan, kimi de ağaçtan yapılmıştır.

İki avucunuzu parmaklarınızla birleştirip açıp, sonra da hafif kavislediğinizde, çeşme oluğunun şeklini verirsiniz. İlk karşılaştığınız çeşmeden bu şekilde su içebilirsiniz.

Son yıllarda plastik, çeşme oluklarına girse de, çeşmenin doğallığını pek bozamamıştır.

Kırlara, yerleşim yerlerine çeşme yaptırmak Türklerde bir gelenektir. Bu gelenek veya alışkanlık belki de Türklerin konar, göçerliğinden ileri gelmektedir.

Ya, kervan yollarına ne demeli? İpek yolunu mu dersiniz, kral yolunu mu? Bir uçtan bir uca Anadolu’yu yararlar. Her gün bitiminde, bir Kervansaray’a ulaşılır. Bu yollar hiç çeşmesiz olur mu? İşte o yollarda, zamanın şartlarında gün içinde ortalama elli kilometre gidilir. Yolculuklar, at, deve ve eşeklerle yapılır.

Yol üzerine dizilen çeşmeler, en güzel mimarı biçimi ile süslenerek, taçlandırılmışlardır. Şırıl şırıl durmadan, bıkmadan, usanmadan akarlar, ne muslukları vardır, ne tıkaçları.

Çeşme yaptırma geleneği, günümüzde daha çok kırsal kesimlerde devam etmektedir. Yapılan çeşme oluğunun üstündeki duvara bir mermer yapıştırılıp üstüne "hayır sahibi"nin adı yazılır, su içen tarafından, çeşme sahibi için, “Hayır duası.” okuması istenir.

Çeşmelerin çoğu da ölenin arkasından yaptırılır. Öte dünyada çeşmenin yardımcı olacağına inanılır. Belki de bu yüzden, çeşmeden su içen, "Canına değsin" diye dua eder.

Çoğu çeşmeler çatı içindedir. Çatı bilinen çatı değildir. Buna, kemerli, taş çatı denir. kemerli çatı, hem çeşmeyi korur hem de ziyaretçilerine yazın gölgelik yapar, kışın soğuk ayazını kırarak yalaklarda suyun donmasını önler.

Karacaoğlan, güzellerle çeşme başında karşılaşır, alır sazı eline.

Çoban, sürüye kaval çalar, sürü, suya iner.

Hacıbektaş’ta çeşme şifa dağıtır. Adı Aslanlı Çeşme, Üçler Çeşmesi olur.

Çeşme yalakları bazen bir çift güvercinin uğrak yeridir.

Köylerde kızlar çeşme başında görülür, çeşme başında beğenilir.

Çeşmeler üstüne şiirler, çeşmeler hakkında türküler vardır.

Çeşmenin kendi bizzat türkü, şiir değil midir?

Hüseyin Seyfi


Yorumlar - Yorum Yaz
Ritüeller ve Gerçekler


Miladi Takvim ve Altında Yatan Gerçekler

Mevcut yılın 31 Aralık günü sona ermesi, tamamen takvim sisteminin nasıl tanımlandığıyla ilgilidir. Yani bu tarih “doğal bir zorunluluk” değil; insanların zaman ölçme biçiminin, hatta egolarının, batıl inançlarının bir sonucudur.

Aşağıdaki bilgiler konuya açıklık getiriyor:

📅 Miladi Takvim (Gregoryen Takvimi)

Bugün dünyanın büyük bir kısmı Gregoryen takvimini kullanıyor. Bu takvimde yıl, 1 Ocak’ta başlıyor ve 31 Aralık’ta sona eriyor.

Bu düzenleme, 1582 yılında, Papa XIII. Gregorius tarafından yapılmış bir reformla ortaya çıkmıştır.

🌍 Bir yılın uzunluğu dünya’nın güneş etrafındaki hareketine dayanıyor

Dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüşü yaklaşık 365,2422 gün sürüyor.
Takvimde bu 365 güne yuvarlanıyor; fazlalığı dengelemek için, 4 yılda bir artık yıl ekleniyor.

🕰️ Ayların uzunluğu ya da kısalığı tarihsel geleneklerden geliyor

Ayların 30 ya da 31 gün sürmesi, Şubat’ın daha da kısa olması gibi ayrıntılar tamamen Roma döneminden kalma kültürel ritüel ve tercihlerdir.

Yani 31 Aralık’ın yıl sonu olması, astronomik bir zorunluluktan çok, tarihsel bir alışkanlıktır.

Derinlemesine bakılacak olursa, Roma imparatorlarının kaprisleri bile işin içinde.

Roma takviminin bugünkü hâline gelmesinde gerçekten de imparator kaprisleri, politik rekabetler ve kişisel ego savaşları önemli rol oynamış. Bu yüzden, takvim tarihinin ciddi bir kısmı aslında “astronomi” değil, “insan doğası” tarafından belirlenmiş!

Roma Dönemindeki “Kaprisler” ve Takvime Etkileri

🎖️ Ayların isimleri imparatorların egolarına göre değiştirilmiş

- Quintilis, Julius Caesar’ın onuruna July (Julius) olarak değiştirilmiş.
- Augustus, Julius’tan geri kalmamak için, adını taşıyan ayın da 31 gün sürmesini istemiş.

Bu nedenlerden ötürü, diğer aylardan gün çalınmış; Şubat ayının güdük kalmasının sebebi “Benim ayım da onun ayı kadar uzun olsun” kaprisi olmuş.

🗳️ Politikacılar yılları uzatıp kısaltıyordu

Roma’da yılların başlangıcı konsüllerin göreve başlama tarihine bağlıydı.
Kimi politikacılar, görev sürelerini uzatmak, rakiplerini zayıflatmak için, yılı bilerek uzatıyor ya da kısaltıyorlardı.

Takvim bir süre tam bir kaosa dönüştü.

🧮 Papazların (Pontifex Maximus) keyfine göre ay ekleme ve çıkarma

Roma’da takvimi düzenlemekten sorumlu rahipler, ay ekleme (interkalasyon) yetkisine sahipti. Bu yetkiyi, dost bildikleri politikacıların görev sürelerini uzatmak, rakiplerininkini kısaltmak için kullanıyorlardı.

Yani takvim, bir tür siyasi manipülasyon aracıydı.

👑 Julius Cesar’ın reformu bile “kaprisli” bir düzeltmeydi

MÖ 46 yılında, takvim o kadar karışmıştı ki, o yıl 445 gün sürmüştü.
O yıl “confusion year” (karmaşa yılı) olarak bilinir.
Cesar, takvimi düzeltmek için bu hadsiz adımı atmıştı.

🎉 Sonuç olarak

Mevcut yılın 31 Aralık günü sona ermesi, sadece dünya’nın güneş etrafındaki dönüşüyle değil; aynı zamanda Roma imparatorlarının egoları, politik çekişmeler ve dini otoritelerin keyfi kararlarıyla da şekillenmiş bir tarihin sonucudur.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Saufası

Bilgi: Bu sütuna aktarılan bilgiler, aşağıya aktarılmış sayfalardan edinilmiş bilgilerin bir özetidir.

l de.wikipedia.org l ptb.de l religionen-entdecken.de l shutterstock.com l timeanddate.com l kulturpalast-dresden.de