Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam573
Toplam Ziyaret814362
Kitap Tanıtım Köşesi


𝐀𝐍𝐀𝐃𝐎𝐋𝐔’𝐃𝐀 𝐃Ö𝐑𝐓 𝐁İ𝐍 𝐘𝐈𝐋𝐈 𝐘𝐀Ş𝐀𝐘𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑
Hüseyin SEYFİ

Başlık, Aralık 2016’da yayımlanmış kitabımın adı. Ankara, Grafiker yayınlarından çıktı. 224 sayfayı kapsıyor. Önemli dağıtım ve satış noktalarında satışa sunulmuş durumda.

Kitaba epeyce emek verdim. Fasılalarla on yıldan fazla çalıştım desem yeridir.
Milat Öncesinden altmış yetmiş yıl öncesine, altmış yetmiş yıl öncesinden de dört bin yıl öncesine tutulan ayna ve aynadan yansıyan fragmanlar. Anılar, gözlemler, belgeler, kaynaklar ve küçük kurgular. Yaşadıklarımız, dinlediklerimiz…

Zamanımızdan yetmiş yıl öncesinin sosyal, politik, ekonomik, kültürel, sağlık, inanç konularının asırlarca yıl öncesi ile karşılaştırma. Benzer ve ayrı yönleri, yani değişenler değişmeyenler. Ritüeller, masallar, mitolojiler, inançlar. Atlar, trenler, kırlangıçlar, yılanlar, inekler, koyunlar kuzular…

Altmışının üstünde her Anadolu insanının ,“Aaa, bu bizim köyde vardı, ya da bu bizim oralara çok benziyor,” diyerek okuyacağı bir kitap.

“İşduşnaya, ‘soyun, seni koyun yününe yatıracağım’ dedi. Puşara’nın giysilerini çıkartmasına yardım etti. Puşara, anadan doğma çırılçıplak soyundu. Açık havada, güneşe karşı koyun yünü ile sarındı sarmalandı, evin arkasına, güney tarafa yattı. Ağustos güneşinin tepeden kızdırmasıyla Puşara, duvar dibinde terledi, acıları hafifledi…”

“O, ne kadar süslenirse süslensin, kral olduğu kadar aynı zamanda önünde baş eğip selam verdiği, ellerini havaya kaldırıp, yalvarıp yakardığı otoritenin, tanrının kulu, kölesi, uşağı olduğunun farkındadır…”

Hüseyin SEYFİ

İlkokulumuz ve Arkadaşlarımız - Dr. Salim Çelebi

 
 

 KÖŞEKTAŞ’TA DÖRT MEVSİM

IV-  İLKOKULUMUZ VE ARKADAŞLARIMIZ

Dr. Salim Çelebi


Beni de Köşektaşımızın çoğu insanı gibi Yahya Öğretmen okuttu: Yahya Doğan.

Okulumuzda iki öğretmen vardı 1960’lı yılların başında: Yahya Doğan ve amcamın oğlu Fethi Çelebi.

Birinci ve ikinci sınıfı Yahya öğretmende; üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıfı da Fethi öğretmende okumuştuk. Derslik sayısı azdı, birinci ve ikinci sınıflar bir derslikte; diğer üç sınıf da başka bir derslikte ders yaparlardı. Aynı derslikte eğitim gören üç ayrı sınıfa, yetişmek zorundaydı öğretmen!

Bugün bile, kalemtıraşların; Yahya Öğretmenimiz kadar düzgün kalem açacaklarına inanmıyorum.

Yetmişli yılların ikinci yarısında görmüştüm en son Yahya Öğretmenimizi. İstanbul’da, hem akşam lisesinde öğretmen hem de tıp fakültesinde öğrenciydim. Köye gelmiş olduğum bir dönemde yapmış olduğumuz bir sohbette, “Romatizmanın çaresini buldum.” demişti. Nasıl bulduğunu sorduğumda, “Her iki bacağım da yıllardır çok ağrıyordu: O kadar çok ilaç kullandım, fakat hiç biri de kâr etmedi. Önce bir arıdan başladım; sonra, iki, üç, dört, beş... derken kırk arıya kadar çıktım. Yani aynı anda diz kapaklarımı kırk arıya sokturdum. Ne ağrım kaldı ne de sızım.”

İlginç gelmişti bana, araştırdım; gerçekti söyledikleri: Amerika’da, çeşitli eklem hastalıkları için arı zehiri ampulleri vardı. İlkokul birinci veya ikinci sınıfta değildim, ama yine de bir şeyler öğretmişti Yahya Öğretmenim...

Yerli malı haftası düzenlenirdi her yıl okulumuzda: Başta yiyecekler olmak üzere, köyümüzde üretilen her şeyi götürürdük.Yiyecekler masalara yerleştirilir ve tüm köy halkı davet edilirdi okula.

Hoparlör sistemi yoktu köyümüzde, deller (Tellal) çağrılırdı.

İlgili kişi, köyün orta yerlerindeki bir dam başına çıkar ve yüksek sesle okurdu duyuruyu.

Dinleyenler duymayanlara söyler, herkese yayılmış olurdu ilan.

Bizleri kümelere ayırarak ders yapardı Fethi öğretmen. Her küme, dersin sonuna doğru soru sorardı bir diğer kümeye. Bilinemeyen soru sorulduğunda, gurur duyardı soruyu yönelten küme kendisiyle.

Bahar Bayramında geziye giderdik okul olarak. Bir gün önceden annelerimiz kumanyalarımızı hazırlar (Kaynamış yumurta, haşlanmış patates, yeşil soğan...) ve Kayaltı köyüne yakın bir yer olan “Pazarcık”a gidilirdi. Etraf köyler de gelirdi, oradaki mesire yeri olan çayırlığa.

Çeşitli yarışmalar yapılırdı gelen köy ilkokulları arasında.

İlkokul beşinci sınıfta; Saniye, Akkız, Refika, İbrahim Gülmez, Murat Güneş, Mehmet Çelebi, Baki Cesur, Tayyar Altıntaş, Şenol Şeref, Ali Ölgün, Talip Akdemir, Yücel Yıldız, Abidin Erdem ve Yüksel’le aynı sınıftaydık.

Ertan Akdemir bizden bir sınıf gerideydi ama iyi arkadaştık onunla.

Çalışkan bir öğrenci sayılırdım, ama şu anda düşünüyorum da içimizde en zeki öğrenci Murat Güneşti.

Bir de İbrahim Gülmez’i hiç unutamam: Bâli Amcanın oğlu İbrahim, saflığın, dürüstlüğün ve emeğin sembolü olmuştur benim için hep.

1967 veya 1968 yılında, evlerinde yangım çıkmıştı da tüm köylü söndürmüştük!

Çok iyi arkadaşlarımdan biri de Ali Ölgündü. Çok üzülürdüm ayaklarının durumuna. Çabuk sinirlense de çok temiz bir yüreği vardı. Umarım emekli olmuştur; Kırşehir Devlet Hastanesinde çalışıyordu yanılmıyorsam.

İlkokulumuzun tam karşısında Elvanların evi vardı. Elvan’ın küçük kız kardeşi Fahriye, en büyük topu olan arkadaşımızdı. Bayılırdık onun büyük topu ile oynamaya. Hınzır, her zaman vermezdi canımızın çektiği topu!



Yorumlar - Yorum Yaz
Kitap Tanıtım Köşesi


𝐀𝐍𝐀𝐃𝐎𝐋𝐔’𝐃𝐀 𝐃Ö𝐑𝐓 𝐁İ𝐍 𝐘𝐈𝐋𝐈 𝐘𝐀Ş𝐀𝐘𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑
Hüseyin SEYFİ

Köşektaşlı öğretmen Hüseyin Seyfi’nin yazdığı "Anadolu'da Dört Bin Yılı Yaşayanlar" adlı kitap, Anadolu'nun binlerce yıllık geçmişi ile yakın tarihi arasındaki sürekliliği ve şaşırtıcı benzerlikleri inceleyen bir sosyolojik çalışma.

Kitap, yazarın kişisel gözlem ve deneyimleri üzerinden ilerleyerek, Anadolu insanına özgü sosyal, ekonomik ve kültürel hayatta değişen ve değişmeyen unsurları araştırıyor.

Kitabın İçeriği ve Yaklaşımı

Öğretmen Hüseyin Seyfi, binlerce yıllık bir zaman diliminde Anadolu'da yaşamın ne kadar değiştiğini ve neyin değişmeden kaldığını sorguluyor.

Kısaca Ana Konular:

Zamansal Süreklilik: Çalışma, uzak geçmiş ile 50-60 yıl öncesine kadar olan yakın geçmiş arasına sosyolojik bir ayna tutuyor.

Değişim ve Değişmezlik: Bin yıllar içinde sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamda gerçekleşen değişimler ile köklü bir şekilde devam eden gelenek ve alışkanlıklar karşılaştırılıyor.

Anadolu İnsanının Portresi: Öğretmen Hüseyin Seyfi, bu kadim coğrafyada yaşamış ve yaşamakta olan insanların deneyimleri, mücadeleleri ve hayata bakışları üzerinden bir anlatı sunuyor.

Kitabı Edinebilme Seçenekleri:
Kitap, Türkiye'deki ve Almanya’daki kitapçılarda ve yayınevi sitelerinde satılmakta.

amazon.com.tr: Kitabın listelendiği sayfada fiyat 75,00 TL olarak görünmekte.

hepsiburda.com: "Grafiker Yayınları Anadolu'da Dört Bin Yıl Yaşayanlar" başlığıyla satışa sunulmuş.

ekinkitap.com: Sitede 82,00 TL fiyatla listelenmiş.

kolnkutuphane.de: Avrupa’da yaşayanlar kitabı, Köln Kütüphane’den, 9,06 Euro karşılığında edinebilirler.

📚 Kitap ve Yazar Hakkında Temel Bilgiler
· Yazar: Hüseyin Seyfi
· Yayıncı: Grafiker Yayınları
· İlk Basım Tarihi: 1 Aralık 2016
· Sayfa Sayısı: 228
· ISBN: 978-6059247436

Hüseyin Seyfi, 1953 Köşektaş doğumludur. İktisat fakültesi kamu yönetimi bölümünü bitirmiş, öğretmenlik ve turizm gibi görevlerde çalışmıştır. Yerel gazete ve dergilerde yazıları yayımlanmış, "Gün Sürüyor Yıldızlar" adlı bir şiir kitabı bulunmaktadır. Halen Avanos'ta yaşamaktadır.



kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası