Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam53
Toplam Ziyaret803122
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçıoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980 yılında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu ediniyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir metal işletmesinde çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hacer ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocuklarının eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır, zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde kumar oynayarak geçirir. Hacer, hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır. Hacer ayrıca, çevresinin de etkisiyle, fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Mainz Karnavalı


MAINZ KARNAVALI

Görkemli saray Kurfürstlisches Schloss Mainz'da, "Mainz bleibt Mainz, wie es singt und lacht" adı altında yapılan Karnaval kutlamalarından görüntüler. Video 2010.

MAINZ KARNAVALI

Komik figürlar, kostümlü danslarla siyasal gelişmelere, gündemdeki olaylara mizahsal anlamda göndermeler yapılarak ırkçıların, politikacıların yerden yere vurulduğu, maskeli ve kostümlü insanların
şarkılar eşliğinde dans ettiği, şeker ve çikolataların havada uçuştuğu, „helau“ naralarının
yeri göğü inlettiği renk cümbüşü Rosenmontag kutlamalarına
500.000’in üzerinde insan katılır.

HELAU

06 Şubat 2013, Çarşamba

Mainz Karnavalı, yılın beşinci mevsimi olarak, her yıl çok çılgınca kutlanan bir halk şenliğidir. Mainz Karnavalı aynı zamanda, „Mainz bleibt Mainz, wie es singt und lacht“ adlı televizyon programı sayesinde, Mainz sınırlarını aşmış ve adını tüm dünyaya duyurmuş bir kültür görüngüsüdür de. Son derece ziynetli ve süslü bir sarayda (Kurfürstliches Schloss Mainz) toplanılarak yapılan kutlamalar, televizyon ekranlarından tüm Almanya, Avusturya ve İsviçre’den kalabalık bir izleyici kitlesi tarafından izlenir.

Karnaval kutlamalarına her yıl 11 Kasım günü, saat 11:11:11’den itibaren, „kaçıklar anayasasının“ (Das Närrische Grundgesetz) ilanıyla başlanır. Yapılan bu anayasa ilanının hemen ardından Schillerplatz (Schiller Meydanı) adlı bir meydanda toplanan on binlerce kostümlü ve maskeli kaçık (Narren), Narrhalla-Marsches ve Ritzamban adlı müzik parçaları eşliğinde, çılgınca dans etmeye, coşkulu bir şekilde eğlenmeye başlar.

Noel’in gelişiyle ara verilen kutlamalara 1 Ocak’tan itibaren yeniden başlanır. Çok sayıda dernek ve vakıf tarafından düzenlenen eğlence ve kutlamalar, müzik bandoları ve şarkılar eşliğinde yapılan şehir turları, lokal ve büyük salonlarda yapılan balo ve eğlencelerle, Şubat ayındaki büyük kutlamalara kadar devam eder.

Akıl almaz miktarda alkolün tüketildiği Karnaval kutlamaları son bir haftasında hızını giderek artırmaya başlar. Açılışı Perşembe akşamı Schillerplatz adlı meydandaki Karnaval Çeşmesi (Mainzer Fastnachtsbrunnen) önüne kurulan büyük bir sahne önüne toplanmış on binlerce kadının şarkı ve türküler eşliğinde dans etmesiyle yapılan ve kutlanmasına disko, gazino ve lokallerde gece boyunca devam edilen Weiberfastnacht (kadınlar karnavalı) ile hız kazanan kutlamalar, büyük geçişler eşliğinde, sokak kutlamalarının yapıldığı Rosen Montag (Pembe Pazartesi) günü en doruk noktasına ulaşır.

 
Rosenmontag Geçidi 2011  Rosenmontag Geçidi 2012
Komik figürlar, kostümlü danslarla o yılki siyasi gelişmelere, gündemdeki olaylara mizahsal anlamda göndermelerin yapıldığı, ırkçıların, politikacıların yerden yere vurulduğu, maskeli ve kostümlü insanların şarkılar eşliğinde dans ettiği, şeker ve çikolataların havada uçuştuğu, „helau“ (sevinç çığlığı) naralarının yeri göğü inlettiği renk cümbüşü Rosen Montag (Pembe Pazartesi) kutlamalarına 500.000’in üzerinde insan katılır.

Salı gününden itibaren hızı kesilmeye başlayan kutlamalara Aschermittwoch adı verilen Çarşamba günü, bir kukla (Nubbel) yakılıp külleri defnedildikten sonra son verilir.

Anlatılanlara göre bu kutlama geleneği çok eskiye, kış mevsiminin kovulması geleneğine dayanmakta.

Lütfullah Çetin, 06.02.2013.

Bilgi: Bu yılki büyük geçiş, 27 Şubat 2017, Pazartesi günü gerçekleşecek.


Flag Counter

Yorumlar - Yorum Yaz
Kitap Tanıtım Köşesi


İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği
Merdan Yanardağ

Türkiye’nin önde gelen nitelikli gazetecilerinden Merdan Yanardağ yine şaşırtıcı bir yapıtla karşımızda. Gazeteciliğinin yanı sıra akademik çalışmaları, siyasal ve entelektüel kimliğiyle de tanıdığımız Yanardağ, mesleği nedeniyle olsa gerek, ağır kitapları bile temposu yüksek ve akıcı bir dille kaleme alıyor. Ufuk açıcı eserler üretiyor. Elinizdeki kitap bunun en iyi örneklerinden biri.
 
Siyaset bilimi ve sosyoloji doktoru da olan Yanardağ’ın, gazetecilik deneyiminden süzüp getirdiği ve akademik çalışmaları sırasında kaleme aldığı –ilk kez yayımlanan metinlerden oluşan– İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği kitabı, entelektüel ve bilimsel derinliğiyle “parlak bir eser” diye nitelendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
 
Yanardağ bu çalışmasında, Türkiye solundaki “Türk olmaktan utanma” kompleksinden İran Devrimi’nden çıkarılacak derslere, sosyalist hareket ile Kemalizm ilişkisinden aydınlanma ve modernite tartışmalarına, Oryantalizmin güncelliğinden “aydın” kavramı bağlamında Mannheim ve Gramsci’ye, Althusser’in Marksizme bakışından Foucault’ya, iktidar-rıza denkleminden Gadamer ve Derrida’ya, Türkiye’de cumhuriyetçi solun kimlik sorunundan Antonio Negri’nin teoriyi yeniden kurma girişimine kadar uzanan geniş bir alanda inceleme ve çözümlemeler yapıyor.
 
Kitap, bilgilendirici özelliğinin yanında, entelektüel ve siyasal ortamda yaşanan liberal ve postmodern zihin kirliliğine karşı teorik bir müdahale eseri olarak da okunabilir.
Hem bu kadar ünlü, hatta “popüler” bir gazeteci olup hem de böyle bir kitap yazmak herkesin harcı değil. Okuyacak ve şaşıracaksınız.

İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği

Merdan Yanardağ

ISBN: 9786254184611