Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam30
Toplam Ziyaret803099
Film Tanıtım Köşesi


KARA KAFA
(Schwarzkopf)

Yönetmen
Korhan Yurtsever

Oyuncular
Betül Aşçıoğlu l Savaş Yurttaş l Cüneyt Kaymak l Özlem Güler l Macit Flordun l Gülsen Tuncer l Ercan Demirel l Bülent Oran l
Wolfgang Esch l Bahri Ateş

Türk yönetmen Korhan Yurtsever tarafından 1980 yılında tamamlanan Kara Kafa (Almanca: Schwarzkopf), Türk işçilerinin Almanya'ya göçünü konu ediniyor; yalnızlık, siyasi direniş, sendikal örgütlenme ve feminist hareketin hikâyesini anlatıyor. Film, 1980 yılında gösterime sunulduğunda, Türkiye'deki sansür kurulu tarafından "dost ülke Almanya'nın onuruna hakaret ediyor" gerekçesiyle yasaklanır. Yönetmen Korhan Yurtsever, filmin yasaklanmasından hemen sonra Almanya'ya sürgüne gider.

Filmin Konusu: Almanya’da bir metal işletmesinde çalışan Cafer, daha iyi bir yaşam sürme umuduyla, eşi Hacer ile çocuklarını Almanya'ya götürür. Hamile eşi Hacer, bir iş bulur ve çalışmaya başlar, ancak hemen ardından doğum yapar. İşte bundan sonra, hem aile içinde hem de aile dışında sorunlar başlar. Hacer de, Cafer de çalıştığı için, yeni doğan çocuklarının bakımı sorun olur. Çocuğun bakımını sağlamak için, oğul ve kızlarını, Türkiye’ye gönderiyoruz gerekçesiyle, okuldan alırlar, eve kapatırlar. Oğulları genellikle yalnızdır, zamanının büyük bir bölümünü kentte yalnız dolaşarak geçirir. Kızları, yeni doğan kardeşine bakmak için evde kalmak zorunda kalır. Cafer için önemli olan, çocuklarının eğitimi değil, çocuk parasının ödenmesidir.

Çok bir zaman geçmeden Cafer işsiz kalır, zamanın büyük bölümünü kahvehanelerde kumar oynayarak geçirir. Hacer, hem çalışır hem de dernek, sendika çalışmalarında, kadın örgütlerinde aktif rol alır. Hacer ayrıca, çevresinin de etkisiyle, fiziksel ve zihinsel bir dönüşüm geçirir.

Filmin asıl negatifleri 2022 yılında şaşırtıcı bir şekilde yeniden keşfedilip restore edilir. Bu sayede bu tarihi belgeyi sinemaseverlere sunma olanağı doğar.

Kara Kafa (Schwarzkopf) l 1979 l 82 dakika.

Filmi izlemek için buraya tıklayın.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Kapadokya ve Güvercinler

KAPADOKYA VE GÜVERCİNLER


Charles Texier gibi, Paul Lucas gibi, Kapadokya’da yüzyıllar önce

incelemelerde bulunmuş doğa tutkunları, yaptıkları

çalışmalarla, Kapadokya’daki güvercin ve

güvercinliklere dikkat çekmişler!
kosektas.net

Hüseyin SEYFİ 

28 Şubat 2014, Cuma

Güvercinler kutup bölgeleri dışında dünyanın her tarafında yaşayabilen bir kuş türü. Seksen kadar çeşidi biliniyor.

Güvercin türleri, rengine, biçimine, uçuşuna ve yaşadığı ortama göre değişiyor: Cüce güvercin, gök güvercin, yabani güvercin, benekli güvercin, kaya güvercini, süs güvercini, takla güvecini, beyaz güvercin, ev güvercini gibi. Bir güvercin, saatte 50 ile 200 km hızla uçabiliyor.

Güvercin sözcüğünün, Moğolca kügercin sözcüğünden dilimize girdiği söyleniyor. Güvercinlerin boyunları mavi, yeşil, pembe renklerden biri veya daha fazlası ile kaplı olduğundan dalgalar halinde yanar döner şeklinde görünür. Güvercinin hiperaktif hareketleri çocuksu, bakışları da saf ve masum. Kim bilir belki de saf ve masum görünümünden dolayı kutsal inançlar onu sahipleniyorlar.

Güvercini dinler, insanlara kardeşçe yaşama duygusunu, barışı ve gönül sevincini taşıyan ve bunu dağıtan kuş olarak görürler. Tasavvuf, güvercini, gönülden gönüle haber ulaştıran, Tanrı ile ermişler arasında aracılık eden bir canlı, suç ve yanlıştan arınmış, gök katlarının her basamağında yeri olan kutsal bir varlık.olarak düşler.

Hıristiyanlık dininde, kutsal ruh olarak benimsenen güvercin, İslam dininde ise güvercin, yine her türlü günah ve suçtan uzak, suçsuz bir yaratıktır. İnanışlara göre, suçsuz, günahsız ölen insanların ruhu güvercin kılığına girer, sevdikleri insanların çevresinde dolaşır. Bu inanç, Osmanlı’da yaygın olduğundan özel olarak, cami, mescit, medrese, kale üstlerine hücreler şeklinde güvercin yuvaları yapılırdı.

Tevrat’a göre, Büyük Tufan zamanında Nuh Peygamber, fırtınanın bitip bitmediğini anlamak için gemiden dışarı güvercin salar. Bir süre sonra uçuşunu tamamlayan güvercin, ağzında bir zeytin dalı ile gemiye geri dönünce fırtınanın dindiği anlaşılır. Bu öyküden ötürü zeytin dalı barışı, güvercin barış elçisini simgeler. “Zeytin dalı uzattık, güvercin uçurduk” sözü politik arenalarda sık sık işitilir.

Kısas-ı Enbiya’da, Hazreti Muhammed’in İslam dinini yaymaya başladığı sıralarda, saklandığı Hıra Dağındaki mağarada, bir mucize gerçekleşmiş, örümcek, ağını örerken, güvercin de hemen bir yuva yapmış ve yumurta yumurtlamıştır. Böylece, mağaraya çoktandır ayak basan kimsenin olmadığı izlenimi verilmiş ve Peygamber Hz. Muhammed düşmanlarına güvercin ve örümcek marifetiyle görünmemiştir.

Yine 13. yüzyılda yaşamış Hacıbektaş-ı Veli, efsaneye göre keramet göstermiş, güvercin olup uçmuş. Bu yüzden Hacıbektaş- Veli, resimlerde elinde güvercin ile tasvir edilir. Hacıbektaş’ta Çilehane denilen mevkide kaya üstünde görülen kuş izinin güvercin izi olduğuna inanılır.

16. yüzyılda yaşadığı bilinen ünlü ozan Pir Sultan’ın da bu konuda bir dörtlüğü şöyle;
Güvercin donunda dalına konsam Arayıp eksiği özünde bulsam Çevrilip yoluna kurbanın olsam Yetiş Allah, ya Muhammed, ya Ali.

Kapadokya’da güvercin niçin çoktur?

Güvercin eskiden beri insanlarca beslenir, sevilir. Güvercin insanlara en yakın kuşlardan biri. Tutsaklığı köleliği sevmez. Bu yüzden de kafes kuşu olmamıştır.

Kapadokya dinler merkeziydi. Çok Tanrılı dinler, Zerdüşt, Budizm etkileri, Hıristiyanlık ve İslam.

Kapadokya gizemli ve büyülü ortamı içinde dinlerin mekanı olmuştur.

Kapadokya’da yaşayan insanlar, kendi içlerine, kendi özlerine dönerek, din ile daha bir yoğunlaşmışlar, daha bir iç içe olmuşlardır. Arazi yapısının farklılığı ve rengi insan iç dünyasını büyülerken, güvercinler de bu duruma ayrı bir gizem katmıştır.

Güvercin gübresinin Kapadokya asmalarına, patateslerine ve bahçe çiçeklerine kullanıldığı, ürün verimini, kalitesini artırdığının bölge halkı tarafından iyi bilinmesi nedeni ile güvercin bu gün de besleniyor.

Güvercinler, iyi bakıldığında ve korunduğunda çabuk çoğalma özelliğine sahiptirler. Kapadokya bölgesinin yüksek kayalarla kaplı olması, kalabalık ve gürültüden uzak kayalık vadilerin bulunması, güvercinlerin yaşamasına uygun alanlar olarak kalmasına neden olmuştur.

Sırtında hırkası, elinde bastonu ile ak sakallı keşişler, dervişler inzivaya çekildiklerinde, bulundukları mağaranın kapısından güvercinleri seyrederken, güvercinin kutsallığı ile bütünleştiklerini ve daha mutlu oldukları tahmin etmek zor değil.


Yorumlar - Yorum Yaz
Kitap Tanıtım Köşesi


İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği
Merdan Yanardağ

Türkiye’nin önde gelen nitelikli gazetecilerinden Merdan Yanardağ yine şaşırtıcı bir yapıtla karşımızda. Gazeteciliğinin yanı sıra akademik çalışmaları, siyasal ve entelektüel kimliğiyle de tanıdığımız Yanardağ, mesleği nedeniyle olsa gerek, ağır kitapları bile temposu yüksek ve akıcı bir dille kaleme alıyor. Ufuk açıcı eserler üretiyor. Elinizdeki kitap bunun en iyi örneklerinden biri.
 
Siyaset bilimi ve sosyoloji doktoru da olan Yanardağ’ın, gazetecilik deneyiminden süzüp getirdiği ve akademik çalışmaları sırasında kaleme aldığı –ilk kez yayımlanan metinlerden oluşan– İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği kitabı, entelektüel ve bilimsel derinliğiyle “parlak bir eser” diye nitelendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
 
Yanardağ bu çalışmasında, Türkiye solundaki “Türk olmaktan utanma” kompleksinden İran Devrimi’nden çıkarılacak derslere, sosyalist hareket ile Kemalizm ilişkisinden aydınlanma ve modernite tartışmalarına, Oryantalizmin güncelliğinden “aydın” kavramı bağlamında Mannheim ve Gramsci’ye, Althusser’in Marksizme bakışından Foucault’ya, iktidar-rıza denkleminden Gadamer ve Derrida’ya, Türkiye’de cumhuriyetçi solun kimlik sorunundan Antonio Negri’nin teoriyi yeniden kurma girişimine kadar uzanan geniş bir alanda inceleme ve çözümlemeler yapıyor.
 
Kitap, bilgilendirici özelliğinin yanında, entelektüel ve siyasal ortamda yaşanan liberal ve postmodern zihin kirliliğine karşı teorik bir müdahale eseri olarak da okunabilir.
Hem bu kadar ünlü, hatta “popüler” bir gazeteci olup hem de böyle bir kitap yazmak herkesin harcı değil. Okuyacak ve şaşıracaksınız.

İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği

Merdan Yanardağ

ISBN: 9786254184611