KÖŞEKTAŞ KÖYÜ'NE ORTAOKUL BİNASI İNŞA ETME FİKRİNİN DOĞUŞU, BİNA İNŞA ETME UĞRUNA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR VE BU ÇALIŞMALAR ESNASINDA YAŞANAN ÇATIŞMALAR
_____________MEHMET DOĞAN_____________
Bilgi: Köyümüz eski muhtarlarından sayın Mehmet Doğan'ın bir döneme ait olan anılarını içeren bu yazı, sayın Mehmet Doğan'ın bizzat kendi anlatımı esnasında tutulmuş olan kısa yazıntılar ve bu kısa yazıntılara yapılan sentez* sonucu genişleyerek aşağıdaki halini almıştır. Bu yazı genişletilerek daha da içeriklendirilebilir. Bu konuda bilgi ve belge sahibi köylülerimizin bizimle iletişime geçmelerini rica ederiz. kosektas.net
Köye ortaokul yaptırma fikrinin ortaya atılmasındaki amaç, köylünün halklaşma bilincini ön plana çıkararak, köydeki eğitim süresini beş yıldan sekiz yıla çıkarmak ve böylece, yerinde verilecek eğitim ve öğretimle, Köşektaş Köyünü daha da aydınlatmaktı.
Bu fikri ortaya atanlar, o yılların (1968) Nevşehir Valisi Eşref Ayhan ile Nevşehir Milli Eğitim İl Müdürü, Köy Enstitüsü mezunu Musa Eroğlu beylerdi. O yıllarda, Nevşehir ili sınırları içerisinde bulunan herhangi bir yerleşim birimine bir ortaokul binası inşa edilmesi düşünülüyordu. Bunun için en uygun yerleşim birimi, Eşref Ayhan bey için de, Musa Eroğlu bey için de, Köşektaş Köyü idi. Çünkü, Köşektaş Köyü halkı, ilkokul sonrası eğitime olağanüstü ölçüde önem veriyor, bu alanda diğer yerleşim birimlerine oranla açık ara önde gidiyordu.
1968 yılıydı. Katip İhsan (Yıldız), kendi isteğiyle muhtarlıktan ayrılmış, yerine kısa bir süre Fethi Çelebi vekaleten bakmış, daha sonra yapılan seçimde muhtar seçilmiştim. Muhtarlığımın henüz ilk günleriydi. Nevşehir valisi sayın Eşref Ayhan tarafından tahsis edilmiş resmi bir araçla, köydeki evimden, apar topar alınıp, Nevşehir Valiliği’ne götürüldüm. Vali Eşref Ayhan makamında bana; “Kuracağımız bir dernek ve önden yatıracağımız 10.000 TL ile köyümüzde bir ortaokul binası yaptırma projesi başlatabileceğimizi, diğer tüm giderlerin Milli Eğitim Bakanlığı’nca karşılanacağını, gerek bina yaptırmak için yürüteceğimiz çalışmalarda olsun, gerekse bina yapımını başlatabilmek için gerekli işlemleri yerine getirmede olsun, valilik olarak bizi destekleyeceklerini” söyledi.
Tüm bu söylenenleri iştimek beni oldukça sevindirmişti. Ancak, kuşku duyduğum ve karamsar olduğum bazı hususlar vardı. Onları vali beye mutlaka iletmeliydim. Aksi takdirde, ileride içinden çıkılmaz sorunlarla karşılaşabilirdim.
Vali bey söyleyeceklerini söylemiş, söz sırası bana gelmişti. Bu konudaki önceliği köyümüze vermiş olmalarından dolayı kendilerine teşekkür ettikten sonra; böylesi bir görevi seve seve üstlenip köy halkını bu konuda ikna etmeye çalışacağımı, ancak talep edilen ön ödemenin bir hayli yüksek olduğunu ve o günkü koşullarda 10.000 TL gibi bir miktarı bir araya getirmenin büyük bir sorun teşkil edeceğini, oysa bu miktarın 5.000 TL olması durumunda işin üstesinden gelebileceğimizi belirttim.
Vali Eşref Ayhan bu önerimi istinasız kabul etti ve ekledi: "Derneği kurduktan ve 5.000 TL tedarik ettikten sonra tekrar bize geleceksiniz. Biz valilik olarak [MEB] nezdinde, Köşektaş Köyü’ne bir ortaokul binası yapılması için girişimlerde bulunacağız. Tüm işler bizim takibimzde olacak. Gerekli çalışmaları bir an önce başlatın ve katettiğniz her mesafeyi bize bildirin!"
Köye döner dönmez muhtarlık heyetini oluşturan arkadaşlarımla bir durum değerlendirmesi yaptım.
Yıl 1968 |
Muhtar |
|
Heyetteki Üyeler
H. Mehmet Yıldız | Eşref Çelik | Selim Şahman | H. Bey Gökduman | Sadık Şen | Mehmet Güneş |
Heyetteki arkadaşlarla aramızda hiçbir fikir ayrılığı mevcut değildi. En büyük kaygımız işin mali yönüydü. Çünkü, o yıllarda, köydeki mali vaziyet hiç de iç açıcı değildi.
Vakit geçirmeden işe koyulduk. Koyulduk ancak, her şey sandığımız kadar kolay değildi. İşin maddi yanı bir tarafa, ortaokul binası yapımına muhalif olanlar ve onların kışkırtıp üzerimize saldığı bir yığın insanla mücadele etmek zorundaydık.
Bu ve benzeri sataşmalarla diğer insanları etkilemeye ve muhalefeti güçlendirmeye çalışıyorlar, bunda da bir hayli başarılı oluyorlardı.
Karşı kampanya köyün hemen hemen her yerinde sürdürüldüğü gibi, köy odalarında da sürdürülmekteydi. Biz, ortaokul binasının mutlaka inşa edilmesinin, muhalif grup ise edilmemesinin daha doğru olduğunu savunuyor, savunmalar şiddetli tartışmalara, tartışmalar da sık sık ağız kavgalarına dönüşüyordu.
Bununla da kalınmıyor, muhalif gruptakilerden bazıları tarafından şiddetin çözüm yöntemi olarak benimsenmesi, kışkırtılan insanların üzerimize salınması, aramızdaki zaten çok cılız olan iletişimi olumsuz yönde etkiliyordu.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen işe koyulduk. İlk iş olarak, ortaokul binası yaptırma projesini yürütecek bir dernek kurmak için kolları sıvadık. Derneğin kurulup faaliyet yürütebilmesi için en az 16 kişinin imzası gerekiyordu. Ancak, günler, haftalar, hatta aylar süren uğraşlar sonrası, bula bula 15 kişi bulabildik.
Aralıksız çalışmamıza, sürekli kulis yapmamıza rağmen, ihtiyaç olan son bir kişiyi bulamıyorduk. Bir tarafta köye ortaokul binası yapılacakmış yapılmayacakmış umurunda olmayanlar (özellikle de ortaokul çağına gelmiş çocuğu olmayanlar), bir tarafta kişisel ihtiras içinde olanlar, diğer tarafta asıl muhalifler tarafından yürütülen olumsuz propogandadan etkilenmiş insanlar vardı ve kimseyi ikna edemiyorduk.
Bu durum köydeki muhalifleri oldukça sevindirmişti. Destek olmak şöyle dursun, sırf yapım işi engellensin diye, olmadık iftiralar ve riyakarlıklarda bulunuyorlar, kışkırttıkları insanları üzerimize gönderiyorlardı.
Bu tür gelişmelerin ne denli üzücü ve istenmeyen olaylar olduğunu sanırım belirtmek gereksizdir. Ama bugün için keşke yaşanmasaydı demekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Zamanla ihtiyaç olan bir kişiyi bulamayacağımız kesinleşmişti. Kaybedecek vakitimiz de yoktu. İlk fırsatta Nevşehir’e, Kâzım Hoca (Yalım)’ ya gidip, durumu izah ettim. Kâzım Hoca, Köşektaş Köyü Ortaokul Yaptırma ve Yaşatma Derneği’nin 16. kurucu üyesi olmayı hemen kabul etti.
Artık Köşektaş Köyü Ortaokul Yaptırma ve Yaşatma Derneği kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştı. Köyümüze ortaokul binası inşa edecek, böylece daha büyük bir yerleşim merkezine uzakta olmanın yarattığı mahrumiyeti giderecektik. Bizim için bundan daha yüce, daha onurlu bir görev, daha büyük bir sevinç kaynağı olamazdı.
Ortaokul Yaptırma Derneği Başkan: Mehmet Doğan |
Köy Güzelleştirme Derneği Başkanı: Ahmet Taşkıran |
Üye | Üye | Üye |
Remzi Özdoğan | Ali Yılmaz | Süleyman Çelebi |
Yaşadığımız bu sevinci mutluluğa dönüştürmek için canla ve başla çalışmamız gerektiğinin bilicindeydik. Yapmamız gereken en öncelikli iş, Nevşehir Valiliğince talep edilen 5.000 TL’yi tedarik etmekti. Ancak, ne muhtarlığın bütçesinde, ne de yeni kurulan derneğin bütçesinde, bu miktarda bir para yoktu. Zaman su gibi akıp gitmekte, tarifi imkansız sıkıntılar yaşamaktaydık.
Vakityle, Bekir’in Ahmet (Yıldız)’in muhtarlık yaptığı yıllarda, köyün camisindeki kilimlerin halı ile değiştirilmeleri ihtiyacı doğmuştu. Cami cemaatı bu sorunu sürekli dile getiriyor ve değişikliğin bir an önce yapılmasını istiyordu. Eski kilimler satılıp halı alınacak, alınacak halılar camiye serilecek ve cami cemaati namazı halı üzerinde kılacaktı. O günlerde böylesi bir değişiklik gerekiyordu çünkü, çevre köyler bu değişikliği yapalı yıllar olmuştu.
Kilimleri satması için amca oğlum Ekiz Bayram (Göçer)’ı Kapadokya’ya göndermiş, kilimlerin satışından yüklü bir miktar elde etmiştik. Elde ettiğimiz bu miktarla caminin halı ihtiyacını giderdiğimiz gibi, 4.500 lira da kar etmiştik. Artan 4.500 liralik miktarı, Mustafa Özdoğan’a emanet olarak vermiştik. İşte şimdi bu paraya şiddetle ihtiyacımız vardı.
Dernek yönetimi olarak bu talebimizi köy ileri gelenlerine ileterek; 4.500 liranın üzerine 500 lira daha ilave edip, 5.000 liraya yetireceğimizi ve valiliğe havale edeceğimizi bildirdik. Mustafa Özdoğan’ı da bilgilendirerek, parayı bir an önce hazır etmesini söyledik.
Takip eden günlerde muhtarlıkta bir araya gelerek, söz konusu paranın Köşektaş Köyü Güzelleştirme Derneği’ne bağışlanmasını kararlaştırdık ve bu kararımızı kaymakamlığa bildirdik. O yıllarda, Köşektaş Köyü Güzelleştirme Derneği’nin başkanlığını Ahmet Taşkıran yürütmekteydi. Ahmet Taşkıran, başkanlığını yürütmekte olduğu derneğe aktarılacak miktarı, makbuz karşılığı, Köşektaş Köyü Ortaokul Yaptırma ve Yaşatma Derneği’ne bağışlayacağını, daha önceden bize taahhüt etmişti.
Mustafa Özdoğan’dan alınan 4.500 liranın ilk olarak Köşektaş Köyü Güzelleştirme Derneği’ne, oradan Köşektaş Köyü Ortaokul Yaptırma ve Yaşatma Derneği’ne ve oradan da üzerine 500 lira daha ilave edilerek Nevşehir Valiliği’ne havale edildi.
Parayı alan valilik, bize bir yazı gönderdi. O yazı ile, [MEB] nezdinde, bina yapımı için izin talep etmemiz istenmekteydi.
Tüm hazırlıkları yapıp Anakara’ya hareket ettim ve doğrudan [MEB]’na vardım. [MEB]’nda benden başka, Sadık ve Karasenir köyleri muhtarları da vardı ve onlar da kendi köylerine bir ortaokul binası inşa ettirme uğraşı içerisindeydiler. Şunu da ilave etmek gerekir ki, o yıllarda iktidarda Adalet Partisi vardı. Başbakan Isparta milletvekili Süleyman Demirel, Milli Eğitim Bakanı ise Kırklareli milletvekili İlhami Ertem’di. Bizim köyden Adalet Partisi’ne genelde pek fazla oy çıkmadığından, ne Süleyman Demirel’in, ne de İlhami Ertem’in, ortaokul binası konusundaki tercihlerini bizim köyden yana kullanmayacaklarını az çok biliyordum.
Milli Eğitim Bakanı İlhami Ertem, benim orada kalmamı, Sadık ve Karasenir köyleri muhtarlarının ise dışarı çıkmalarını söyledi. Ben, Nevşehir Valiliği’nin göndermiş olduğu yazıyı göstererek, bugüne dek yapılmış olan çalışmalar hakkında bilgi verdim. Milli Eğitim Bakanı İlhami Ertem, söylediklerimi azami bir dikkatle dinledikten sonra, çok olumsuz bir yüz ifadesiyle, artık gidebileceğimi söyledi.
Çaresiz köye dönmek zorunda kaldım. Köye vardıktan birkaç gün sonra [MEB]’ndan bir ileti aldım. İletide; “Bakanlığımızın müsadesi olmadan ortaokul binası inşa edemezsiniz!” yazıyordu.
Bu ileti beni şok etmişti. Artık köydeki muhaliflerin engellemelerinden başka, [MEB] engeli ile de karşı karşıyaydık. Ancak tüm bu engellemeler bizi yıldırmamıştı. Gerek muhtarlık heyeti, gerekse Köşektaş Köyü Ortaokul Yaptırma Derneği yöneticileri olarak, ortaokul binası yaptırma konusunda son derece kararlıydık.
[MEB]’ndan gelen iletiyi alıp, o zamanlar ne muhtarlık heyetinde, ne de dernek yönetiminde olan, Halil Dündar’a gittim. Halil Dündar, her yönüyle itimat ettiğim ve güvendiğim bir şahıstı. Tecrübeleri iyi kullanır, böylesi açmaz durumları isabetle tahlil eder, akılcı çözüm önerileri sunardı. İkimiz başbaşa oturduk ve [MEB]’ndan gelen yazı üzerine konuştuk. Bu konuşmamız sonunda, benim bir an önce Ankara’ya tekrar giderek, o yıllarda senato üyesi olan Prof. Ragıp Üner aracılığıyla destek aramamı kararlaştırdık. Ankara’da yapacağım görüşmelerde herhangi bir sonuç elde edememe durumunda ise, gidiş geliş ve konaklama masraflarını ikimiz karşılayacaktık. Aramızda geçen konuşmayı da, almış olduğumuz bu kararı da hiç kimseye söylemeyecektik.
İlk fırsatta Ankara’ya gidip, Senato Üyesi Prof. Ragıp Üner’i buldum. [MEB]’ndan gelen yazıyı gösterdim. Senato Üyesi Ragıp Üner, yazıyı okuduktan sonra; “Bu iş beni çoktan aşmış. Bundan sonrasına benim gücüm yetmez. En iyisi seni Senato Başkanı İbrahim Şevki Atasavun Paşa’ya göndereyim. O sana mutlaka yardım eder.” dedi. O yılların Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Pakistan’da, yurtdışı gezisinde olduğundan, Atasavun Paşa vekaleten Cumhurbaşkanlığı görevini yürütüyodu. Ragıp Üner, Çankaya’ya telefon açıp randevu istedi. Atasavun Paşa, hemen gelsin demiş.
“Hacıbektaş’ın Köşektaş Köyüne bir ortaokul istiyorum! Bunu bu şekilde yazıya aktar ve getir!” dedi.
Kahvelerimizi henüz yeni bitirmiştik ki, Atasavun Paşa’nın istediği yazı geldi. Paşa yazıyı aldı, bir solukta okudu, imzaladı ve kalem müdürüne geri uzattı. Arkasından da: “Bunu tez elden [MEB]’na faksla!” dedi. Daha sonra ayağa kalktı, elini bana doğru uzattı. Elini öptükten sonra; “Artık rahat ol! Güle güle git! Komşulara selam söyle!” dedi.
Köye döndükten sonra, görkemli bir törenle temel attık. Temeli, hiçbir kurum ve kuruluştan yardım almadan, salt kendi köylülerimizin çabasıyla ve imece usulü attık. Artık köy halkı olarak bizden talep edilen her bir şeyi eksiksiz ve istenilen şekilde yerine getirmiş, yapılan vaadlerin yerine getirilmesini beklemeye başlamıştık.
Ancak, aradan günler, haftalar, hatta aylar geçmesine rağmen devlet kurumlarının hiç birinden bir kuruş ödenek alamadık. Bize sürekli söylenen; “Hele siz temele bir başlayın, gerisi gelir.” “Siz önden şöyle 20 – 25 bin TL bir harcama yapın ki, bu işi ciddiye aldığınız belli olsun.” ve benzeri sözlerle sürekli oyalandık.
Takip eden aylarda görev sürem sona erdi. İlk önce muhtarlıktan, sonra dernek başkanlığından, daha sonra da köyden
Ortaokul binası yaptırma uğraşları esnasında yaşanan olayların tüm safhalarını anlatmaya ne benim zamanım, ne de sizin yeriniz yeter. Herkesi sevgiyle selamlıyorum!
Anılar ve anlatı: Mehmet Doğan; Yazıntı ve sentez*: Lütfullah Çetin.
Muhtarlık yaptığı yıllara ait anılarını bizimle paylaşan Köşektaşlı Mehmet Doğan'a çok teşekkür ederiz! kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası...