Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam67
Toplam Ziyaret710278
Hippiler ve Yippiler

Yol kenarında çiçek satan genç bir Hippi kız l Oklahoma l ABD l 1973

“Hippi” kelimesi, İngilizce’de “güncel olan”, “modaya uygun” anlamına gelen “hip” kelimesinden türetilmiş. 1950'lerde San Francisco, Los Angeles ve New York gibi metropollerdeki bohem sanatçıları temsil eden, onlara ilham veren “Allen Ginsberg”, “Jack Kerouac” gibi, sıradan anlatı değerlerini, alışılmış yaşam tarzlarını reddeden, geleneklere karşı duran, özgürlükçü düşünce ve ifade tarzını benimseyen entelektüel kimseler, Hippi diye adlandırılmış. 

Hippi terimi daha sonra, büyük ölçüde, o dönem, “San Francisco Chronicle” adlı bir gazetede köşe yazarlığı yapan “Herb Caen”in, köşe yazılarında Hippilere ve yaşam tarzlarına sık yer vermesi sayesinde, 1967 yılından itibaren, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve İngiltere de dahil olmak üzere, diğer tüm ülkelere yayılmış.

Hippi hareketi kısmen, ABD'nin Vietnam Savaşı'na katılmasına ve savaş boyunca işkence, tecavüz ve toplu infaz gibi sayısı belirsiz savaş suçu işlemiş olmasına muhalefet olarak ortaya çıkmış olsa da, “Hippiler”, "Yippiler" olarak bilinen aktivist yandaşlarının aksine, siyasetle pek meşgul olmamışlar, bir küstahlık olarak gördükleri hayatı istedikleri şekilde yaşamayı tercih etmişler.

“Yippiler” (Yippies) olarak adlandırılan “Uluslararası Gençlik Partisi” (YIP), Amerikan gençliği odaklı, savaş karşıtı, radikal ve devrimci bir hareket olarak, 31 Aralık 1967'de kurulmuş. Anti otoriter bir gençlik hareketi olan Yippiler, 1968'de bir domuzu ("Ölümsüz Pigasus") Amerika Birleşik Devletleri Başkanı adayı olarak göstererek, sosyal statükoyla alay etmişler.

‘Yippie'lerin bir akıma üyeliği ya da hiyerarşisi olmamış. Hareket, 31 Aralık 1967'de, New York'taki bir apartman dairesinde yapılan bir toplantıda Abbie HoffmanJerry Rubin, Nancy Kurshan ve Paul Krassner adlı aktivistler tarafından kurulmuş. Kendi anlatımına göre Yippi ismini, Hippi isminden esinlenerek olsa gerek, Paul Krassner icat etmiş. Neden Yippi? diye soranlara; Basın 'Hippi'yi yaratır da, biz 'Yippi’yi yaratamaz mıyız?" demiş.

Bilgi: Hippiler ve Yippiler, Encyclopedia Britannica’dan edinilmiş bilgiler ışığında yazılmış bir tanımlamadır!


kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunım Sayfası

Hastamın Öğretmeni -3- Kolay mı Öğretmen Olmak?

Hastamın Öğretmeni

3- KOLAY MI ÖĞRETMEN OLMAK?

1928 yılında Zonguldak’ta doğan Ferihan Hanım, ilkokulu Gazi İlkokulunda, Ortaokulu da Mehmet Çelikel Lisesinin orta kısmında okur. “Okul birincisiydim. Okul birincilerinin öğretmen olması için, öğretmenler kurulu kararı ile bakanlığa teklif ederdi okul idaresi,” diye anlatıyor o yılları. “ Beni de seçmişlerdi. Kabul edildiğimi okul idaresi biliyordu, fakat resmi yazı gelmemişti. Bu nedenle 2 ay kadar lise birinci sınıfta okudum, resmi yazı gelince de ver elini Çapa. Aklıma düşmüşken size bir soru sorayım: Kadere inanır mısınız?”

“Kader değil de ilginç tesadüfler her zaman olur. Hele günümüzde, gelişen teknoloji ile Dünyayı epeyce küçülttük.”

“Gerçekten çok küçültmüşüz Dünyayı. Ortaokuldaki ilk 2 yılda, aynı sırayı paylaştığım Necla isminde bir arkadaşım vardı: Necla Işıtan. Babası liman işletmelerinde çalışırdı ve Karadeniz Ereğli’ye tayini çıktığı için, ortaokul üçüncü sınıfta zorunlu olarak birbirimizden ayrılmıştık. Çapa Kız Öğretmen Okuluna gittiğimde bir de ne göreyim, Necla da orda. Üç yıl yine aynı sırayı paylaştık. Mezun olduğumuzda, ben Zonguldak ili Çaycuma ilçesinin Çayır köyüne, Necla da komşu bir köye atandı. Dediğiniz gibi, tesadüf ancak bu kadar olur.

1970-1980 yılları arasında öğretmenlik yaptığım için, az buçuk ben de bilirim öğretmenliğin ne olduğunu. O yıllarda öğrenciler, ortaokulu bitirdikten sonra, öğretmen okulu, askeri lise, polis koleji gibi birçok okulun sınavlarına girerlerdi.(Biz, 1964 yılında, öğrencilerin yoğun olması nedeniyle Kayseri Lisesine bile sınavla girmiştik) Öğretmen okulu sınavını kazananların durumu, “öğretmen olabilir mi, olamaz mı?” diye öğretmenler kurulunda görüşülürdü. Öğretmenler kurulu olumsuz karar verirse, sınavda Türkiye birincisi dahi olsa, öğretmen okuluna kabul edilmez ve öğretmen olamazdı o öğrenci.

Şimdi öyle mi? Bitir üniversiteyi, gir KPS ye. Bilerek, kopya çekerek, soru satın alarak bir şekilde kazan. Kazan ve atan öğretmen olarak. Ya öğretmenlik formasyonu? Üniversite mezunlarına birkaç ayda formasyon kazandırdığını sananlar yanılıyorlar.

Biz 1960’lı yılların sonunda, İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsünde; Lise cebir dersi kitabı yazarı Arif Akçabay’ın, lise fizik dersi kitabı yazarı Meziyet-Haydar Çağlayan’ın, lise biyoloji dersi kitabı yazarı Ömer Bedii Tardu-Muammer Gürel’in, lise kimya dersi kitabı yazarı Münevver-Nurettin Baç’ın, lise sosyoloji dersi kitabı yazarı Lütfü Öztabağ’ın sınıflarında öğretmenliği özümsedik. Öğretmen okuluna atananlarımız, aldığı ruhla yeni öğretmenler yetiştirdi ülkemize. O kadar kolay mı öğretmen olmak?


          
 

Yorumlar - Yorum Yaz
Araştırma

Facebook insanı
dar görüşlü yapıyor!
Hüseyin Seyfi

Teknoloji iletişim alanında geliştikçe sosyal ağlar da çoğalıyor. Sosyal ağlar geleneksel düşünme biçimlerini yıkıyor. Gizli ve mahrem kalması özel bilgiler açığa çıkıyor. Olaylar karşısında insanların gösterdikleri tepkiler değişiyor, özellikle gençlerin olaylara karşı gösterdikleri merhamet, acıma, heyecan gibi duygular sosyal ağlar sayesinde alışılmışın dışına çıkıyor. Onları daha bencil kılıyor.

Dijital ortamda insanların olayları kavrayış ve algılayışları farklı.  

Facebook bunlardan biri. Facebook'a günde bir milyardan fazla giriş yapılıyor.

Facebook'un insan üzerindeki etkilerini ortaya koymak bakımından gelişmiş ülkelerde birçok araştırma yapılıyor. Bu araştırma sonuçlarından anlaşıldığına göre, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde olumlu olumsuz etkileri, kullanıldığı süreye, kullanım amacına bağlı olarak değişiyor. Uzun süreli kullanımların olumsuz etkilere yol açtığı biliniyor. Video oyunlar ve internet benzeri teknolojileri fazla kullanan çocukların fazla uyuma, obezite, karın ağrıları sorunlarına ek olarak beyin ve sinirsel gelişimi etkilediği ileri sürülüyor. Facebook'ta çok kalan çocuğun eğitim durumu olumsuz etkileniyor. Facebook'ta fazla ilgili insanda narsist davranışlar gözleniyor.

Başka bir araştırmanın  yaşlı ve orta yaş grubu insanların,  geçlerden daha mutlu olduğunu ortaya koyması da benzer sonuca varıyor. Facebook veya Instagram benzeri ağlar insanlarda yalnızlık duygusunu körüklüyor, sanal ortamda kendinde olmayanı başkalarının varlığı ile kıyaslayarak mutsuz oluyor. [Amy Molloy, The Telegraph]

Facebook insanı dar görüşlü yapıyor;

7. Ocak. 2016 tarihli, The Telegraph com' da Victoria Ward imzası ile yayınlanan bir yazıda verilen bir araştırmada, Facebook kullanıcıları kendi inanç ve fikirlerini başkaları ile paylaşarak doğrulayıp pekiştiriyor. İnsan, kendi inanç ve düşüncelerine uyanları arayıp bulmaya meyilli olduğundan, önyargılı, tartışmasız ve tekrar eden dönüşümler içinde kalıyor. The Proceedings National Academy of Sciences 2010- 2014 arası sosyal ağlarla ilgili insanlarla yapılan görüşmeden kullanıcılar, kendi ilgi alanlarında kutuplaşmaları ve ayrımcılığı besleyen,  pekiştiren topluluklarla bir araya gelme ve toplanma eğilimindeler. Çoğunlukla ön yargılı, asılsız, doğruluğu kanıtlanmamış söylentiler, şüpheye ve paronaya kışkırtıcılığına yol açıyor. Bilimsel içeriği olmayan bölük pörçük bilgiler, haberler, hızla sosyal paylaşımcılar arasında yayılıyor ve çoğunlukla kabul ediliyor.

Sosyal ağ kullanımı ve amacı yaşa, çevreye, eğitime ve kültüre bağlı. Suistimallere- kötüye kullanımlara açık bir alan. Doğru kullanıldığında yararları çok.

Internet ağları ceplere kadar girdi. Ülkemizde sosyal ağların kullanımın yaygınlığını belirtmeye bile gerek yok. Bu yüzden konu ile ilgili bilimsel araştırmaların yapılarak kamuoyunun bilinçlendirilmesi zorunlu bir ihtiyaç haline gelmiş durumda.

[Victoria Ward,
The Telegraph
]

Hüseyin Seyfi