Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam93
Toplam Ziyaret707151
Kültür Olgusu

PROFESÖR HOFSTEDE'YE GÖRE KÜLTÜR OLGUSU

Bu yazı, „Almanya’ya Göçün 50. Yılı“ nedeniyle, 19 Ekim 2011 tarihinde, Rheinland Pfalz Eyaleti Başbakanlık Binası'nda yapılmış „Farklı Kültürlerin Bir Arada Yaşama Formülü“ adlı bir sempozyumda tanıtılmış bir kültür araştırmasının
Türkçe'ye çevrilmiş özetidir!

kosektas.net

SOĞANIN CÜCÜĞÜ

21 Mart 2024, Perşembe

Dünyanın birçok ülkesinde araştırmalar yapmış Hollandalı araştırmacı profesör Geert Hofstede, kültür olgusunu bir soğanın katmanlarına benzetiyor. Hofstede’ye göre bir kültürdeki semboller -bayrak gibi, yeme içme ve giyinme gibi alışkanlıklar- soğanın en üst katmanını oluşturuyor. Soğanın ikinci katmanını idoller, yani kahramanlar, üçüncü katmanını ise selamlaşma gibi, dini törenler gibi, güncel ve dinsel ritüeller oluşturuyor. Soğanın dördüncü ve en son katmanını, yani cücüğünü ise, bir kültürün özünü oluşturan değerler; dil ve sanat, hukuk ve tarih bilinci, sorumluluk ve sorgulama bilinci, çevre ve iklim bilinci vb. oluşturuyor.  

Profesör Hofstede, daha sonra, kültürün bu dört katmanını iki ayrı gruba ayırıp, birinci gruba sembolleri, idolleri ve ritüelleri, ikinci gruba da değerleri yerleştiriyor. Profesör Hofstede’ye göre birinci gruptakiler, somut olduklarından, büyük küçük herkes tarafından kolayca farkedilebilip benimseniyorlar, ikinci gruptaki değerler ise, birinci gruptakiler kadar somut olmadıklarından, herkes tarafından benimsenmiyorlar.

Elliden fazla ülkede onbinlerce denek üzerinde kültür araştırması yapmış profesör Hofstede’ye göre birinci grupta yeralan semboller, idoller ve ritüeller bireysel ve toplumsal başarının sadece taşıyıcıları, ikinci gruptaki değerler ise motoru. Profesör Hofstede ilaveten, "kültürel değerleri zamanında doğru dürüst kavrayıp benimseyemeyen birey ve toplumlar, önlerini göremediklerinden, geleceklerine yön veremiyorlar!", diyor...

Özet ve çeviri: Lütfullah Çetin


KÜLTÜR OLGUSU, ÜLKELER ARASI KARŞILAŞTIRMA

Ülkeler arası karşılaştırma yapmak için aşağıdaki resime bir kez tıklayınız!


Tarikatların İç Yüzü

10 yıl boyunca tarikat ve cemaatler içerisinde yer alan ve şeyh yardımcılığına kadar yükselen Tekeli, "Bütün şeyhler, tarikatlar, cemaatler sahtedir. Buralarda tecavüz ve taciz vardır. Tacizin ana kaynağı sadece tarikatlar değil, kuran kursları, yurtlar ve cemaatlerdir. Bunlar din pazarlayan, namussuz ahlaksız insanlardır. Ben bunların hepsini gördüm ve yaşadım” dedi. Tekeci ayrıca, mahallelerde açılan “Sıbyan mektepleri”nin ne kadar tehlikeli olduğunu, devlet kurumlarının hangi cemaat ve tarikatlara paylaştırıldığını detaylarıyla anlattı.

Sizi tanıyabilir miyim?

1965 yılında Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokul ve liseyi Kastamonu İmam Hatip Lisesinde okudum. 6 yaşında köy imamında Kuran okumaya başladım. Hem ilkokula hem de köy imamına gittim. İlkokul bittikten sonra ailem beni ‘gavur’ okulu diye orta okula göndermedi. Bir Kuran kursuna gönderdiler. Hayatımın en karanlık ve acı dolu günleridir. Ailemden habersiz parasız yatılı sınavlarına girerek ve din eğitimi de veriliyor diye İmam Hatip’e gitmeye ikna ederek okumaya başladım. İmam hatip benim için bir kurtuluştu. 29 yıl çeşitli yerlerde din görevlisi olarak görev yaptım ve 2013 yılında siyasi iktidarın dini kullanması ve camilere siyasetin girmesinden rahatsız olarak emekli oldum. Allah’ı Arayan İmam ve Labirentten Çıkış isimli iki kitabın yazarıyım.

Hangi yıllarda tarikat ve cemaatin içinde yer aldınız? Nerede ve kaç yıl onlarla kaldınız?

Göreve ilk başladığım 1985 yılında bize tavsiye edilen tek kaynak Ömer Nasuhi Bilmen’in İlmihal kitabı idi. Diyanet imam atamalarını ve bütün din işlerini bu kitaba bakarak yapardı. 1995’li yıllara geldiğimizde kafamda ciddi sorular oluşmaya ve cevaplarını bulamamaya başladım. O yüzden bu sorulara cevap bulabilirim düşüncesi ile tarikata girdim. 10 yıl tarikatın içinde kaldım. Mensup olduğum tarikatın şeyhinin ildeki görevlisiydim.

Ancak aradığım hiçbir şeyin cevabını bulamadım. Tamamen rüyalara dayalı ve adına maneviyat denilen hurafelerden başka bir şey yoktu. Mensup olduğumuz tarikatın şeyhi Kuran ayetlerini bile yanlış okurdu ancak bir hikmeti vardır diye bir şey söyleyemezdik. Daha fazla orada durmamın bir anlamı kalmadığına 2005 yılında karar verdim ve ayrıldım.

Neden tarikat ve cemaatlerden ayrıldınız?

Dine ait hiçbir şey yok aslında buralarda. Her tarikatın derneği ya da vakfı var. Onlara bağlı olanlar ciddi bir para kaynağı. Sorgulamadan gidilen bu sadakat anlayışı içinde “Allah rızası için” denilerek sizden ciddi bir kaynak sağlanmakta. Sorduğunuzda “O Allah'ın evliyası, sen de aynı makamda ol sana da nasip olur” gibi yuvarlak cümleler ile bu sorular geçiştiriliyordu. Orada özellikle zikir ortamında oluşturulan yapmacık illüzyon daha sonra cazibesini yitiriyor etrafınıza bakmaya başlıyorsunuz. Oradaki ruhsal olarak sömürülüyor, maddi olarak sömürülüyor. İç dinamiklerinin ne olduğunu bilmediğiniz bir hiyerarşi içinde ciddi bir saltanat sürüldüğünü görüyorsunuz. Bugün fakir olan, dünyalığı olmayan tek bir tarikat ve cemaat şeyhi yoktur. Tamamı saltanat içinde Karun gibi hayat sürmektedir.

Yurtlar tehlikeli mi?

Yurtlar ve kurslar çok tehlikelidir ve istisnasız ilk ve orta öğrenim öğrencileri için açılan bütün kurs ve yurtlar kapatılmalıdır. Adana’da yurtta yanarak ölen kız çocuklarımız, Ensar Vakfı'nda tecavüze uğrayan erkek öğrencilerimiz, Fıkıh-Der’de tecavüze uğrayan öğrencilerimiz, tarikat şeyhleri tarafından taciz ve tecavüz edilen çocuklarımız ve kadınlarımız sadece foseptikten sokağa taşan damlacıklardır. Duyduğumuz koku budur. Bunun içerisinde çok can yakan ve yürek dayanmayacak manzaraların yaşandığı sokağa taşan kokulardan belli olmuştur. Bu vesile ile anaokulu adı altında her mahallede açılan “Sübyan mekteplerine” de dikkatinizi çekmek isterim. Buralarda barındırılan küçük çocuklarımız çok büyük tehlike altındadır. Bu çocuklarımız geleceğin cemaat ve tarikatlarına alt yapı olarak hazırlanmaktadır. Buralardan mezun olan kız çocuklarımızın mezuniyet törenlerinde genellikle gelinlik giydirilerek beyinlerine gönderilen mesaj çok önemlidir. Ülkemizde durmadan yükselişte olan “Çocuk Gelinler” olayının temelleri yıllarca ekilen bu tohumların bir izdüşümüdür. 

En son yaşanan olay gibi taciz ve tecavüz olayları yaşanıyor mu?

Buralarda verilen eğitimlerde öğrenci ile öğretici baş başa kalabilmektedir. Özellikle ezber derslerinde bu daha çok yapılmaktadır. İşte o odada neler olduğunu ve ne yaşandığını çocuk cesaretini toplayıp ya da dayanılmaz noktaya gelip anlattığında öğrenebiliyoruz. Bu zamana kadar tarikat ve cemaatlerde ortaya çıkan olaylar, kurs ve yurtlarda taciz ve tecavüze uğrayan çocukların haberleri aslında buralarda ne kadar karanlık ve ahlaksız işlerin döndüğünü net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Tarikatları nasıl yorumluyorsunuz? 

Tarikatlar Kuran ayetlerine takla atlattıran, onlara akla ve hayale gelmeyen anlamlar katarak metafizik kavramlar ve soyut anlatımlarla ispatlanması mümkün olmayan rüyalara dayalı bir din oluşturmuşlardır. Tarikatların iki sermayesi vardır: sadakat ve cehalettir. Tarikatların % 90’ı Türkiye’yi “Dar-ül Harp” olarak görmektedir. Yani yarın ellerine fırsat geçtiğinde “savaşılacak devlet” demektir bu. Kısaca cemaat ve tarikatlara göre Türkiye’de mevcut ne varsa ganimettir ve hangi yolla olursa olsun onlara helaldir. O yüzden devletin malından ne koparabilirlerse aslında dinsiz bir devletten kopardıkları ganimettir.

Asıl vahim olan budur. Siyasal İslam’ın Atatürk’ün kurup yoktan var ettiği bu ülkenin ne kadar kazanımları varsa teker teker yok etmek, ellerine geçirmek için her hileye başvurmaları bundandır. Bu tehlikeden sadece hiçbir şeyin farkında olmayan vatandaşın haberi yoktur. Net olarak söyleyebilirim ki, tarikatların tamamı kurumsal olarak Atatürk düşmanıdır.

Devlet tarikatlara mı emanet ediliyor?

Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir Ortadoğu ülkesi değildir. 29 Ekim 1923 yılında atılan bu ülkenin temellerini Mustafa Kemal Atatürk sağlam atmıştır. Bu ülke hiçbir zaman bir din devleti olmayacaktır. Bu ülke hiçbir zaman şeyhlerin ve dervişlerin yönettiği bir ülke olmayacaktır. Zira bu ülkenin bütün ayarları Atatürk tarafından “Muasır Medeniyet”e göre ayarlanmıştır. Tarikatlar arasında görev taksimi 1970’li yıllarda yapılmıştır. Dershane ve özel okullar Fetullahçılara, Kuran kursları ve yatılı yurtlar Süleymancılara, Arapça ve medreseler İsmailağa Cemaati’ne, Adıyaman Cemaati’ne ise hastane ve sağlık sektörü pay edilmiştir. Bu yurt ve pansiyonlarda kalan öğrencilerin tamamı o cemaate hizmet etmek ve oranın müridi olmak zorundadır.

Cumhuriyet

  
384 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Günden Kalanlar

Günden Kalanlar
Kazuo Ishiguro

Günden Kalanlar'ın sessiz gücü, empatiyi ve iç gözlemi uyandırma yeteneğinde yatıyor, bu da onu ilgi çekici bir karakter incelemesi ve tarihsel ve toplumsal bağlamların incelikli bir eleştirisi haline getiriyor.

"Günden Kalanlar", Kazuo Ishiguro'nun 1989'da yayınlanan bir romanı. Hikaye, hayatını Darlington Hall'da Lord Darlington'un hizmetine adayan İngiliz uşak Bay Stevens'ın bakış açısıyla anlatılıyor; Stevens'ın 1956 yılında yaptığı bir yolculuk sırasında altı gün boyunca yaşadığı anılar üzerinden gelişiyor.

Stevens seyahat ederken işinin anlamı ve bir uşak olarak kimliğinin vazgeçilmez olduğunu düşündüğü "haysiyet" kavramı üzerinde düşünüyor. Darlington Hall'da uluslararası ilişkiler ve daha sonra Nazi rejimine sempatisi nedeniyle gözden düşen Lord Darlington'un ev sahipliği yaptığı siyasi ve sosyal toplantılar da dahil olmak üzere önemli olayları hatırlıyor.

Stevens ayrıca Darlington Hall'un eski hizmetçisi olan ve mektuplarıyla yolculuğuna yön veren Bayan Kenton ile olan ilişkisini de düşünüyor. Geçmişteki etkileşimleri, Stevens'ın profesyonel görevlerine olan aşırı bağlılığının gölgesinde kalan, derin, dile getirilmemiş bir bağı ve kaybedilmiş bir aşk olasılığını ortaya koyuyor.

Roman, Stevens'ın anılarıyla ve özellikle Lord Darlington'ın yanlış yönlendirilmiş eylemleri ve Bayan Kenton'ın ona karşı ifade edilmemiş duygularıyla ilgili olarak yaptığı veya yapamadığı seçimlerle boğuşurken, görev, sosyal değişim ve büyüklüğün doğası temalarını araştırıyor.

"Günden Kalanlar" hafızanın, saygınlığın karmaşıklıklarını ve hizmete adanmış bir yaşamın sonuçlarını derinlemesine inceleyen, insanlık durumuna dair derin bir araştırma. Ishiguro'nun titiz anlatım tarzı, Stevens'ın sesini hassasiyetle yakalayarak okuyucuların karakterin iç dünyasıyla derinden etkileşime geçmesine olanak tanıyor.

Romanın ana temalarından biri, Stevens'ın mesleğinin merceğinden tanımladığı şekliyle haysiyet kavramıdır. Bu ilkeye olan sarsılmaz bağlılığı onun hem gücü hem de çöküşüdür. 

Ishiguro ayrıca hem duygusal hem de politik baskı temasına da değiniyor. Stevens'ın Bayan Kenton'a olan duygularını inkar etmesi ve Lord Darlington'ın eylemlerinin ahlaki sonuçlarıyla yüzleşmeyi reddetmesi, kaçınmanın paralel biçimleridir. Roman, kişisel ve politik bütünlüğün iç içe olduğunu ve bir alanda gerçeği kabul etmemenin diğer alanda da başarısızlığa yol açabileceğini hatırlatıyor.

Stevens'ın anıları boyunca zamanda ileri geri hareket eden anlatı yapısı, belleğin yanılabilirliğini ve hatırlamanın seçici sürecini etkili bir şekilde göstermekte. Stevens'ın güvenilmez anlatımı, okuyucuları satır aralarını tekrar tekrar okumaya ve anlatımının doğruluğunu sorgulamaya davet ediyor, böylece metinle daha derin bir düzeyde etkileşim meydana geliyor.

"Günden Kalanlar" aynı zamanda 1930'ların katı sınıf yapılarından savaş sonrası daha demokratik topluma kadar Britanya'da meydana gelen toplumsal değişimlere dair bir yorum. Stevens'ın savunduğu modası geçmiş ideallerle yüzleştiği ve farklı bir yaşam olasılığını değerlendirdiği yolculuğu, ülkenin dönüşümüne dair bir eğretileme.

Sonuç olarak, Kazuo Ishiguro'nun "Günden Kalanlar", hayatta kaçırılan fırsatların ve pişmanlığın doğasının dokunaklı ve düşündürücü bir incelemesini sunan, ustaca kurgulanmış bir edebi eser. Romanın sessiz gücü, empatiyi ve iç gözlemi uyandırma yeteneğinde yatıyor, bu da onu ilgi çekici bir karakter incelemesi ve tarihsel ve toplumsal bağlamların incelikli bir eleştirisi haline getiriyor.

İsteyenler, "Günden Kalanlar" adlı bu kitabın PDF sürümüne bu bağlantı aracılığıyla ulaşabilirler.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası